Owen, hiçliğin zihnini çektiğini hissetti ve işte dağa dönmüştü. Yüzünü döven rüzgâr, ulaşılmaz derecede uzak görünen Zirve... Bir patikada Isaiah ona tutunacak bir halat sarkıtıyordu. Güvenlik vaat ediyordu. Fakat diğer patikada Owen kendine güvenmek zorundaydı. Halat yoktu. Yalnızca kendi kuvveti, kendi elleri, kendi iradesi.