9.0/10
1 Kişi
5
Okunma
1
Beğeni
233
Görüntülenme

Öne Çıkan Maurice Barbier Gönderileri

Öne Çıkan Maurice Barbier kitaplarını, öne çıkan Maurice Barbier sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Maurice Barbier yazarlarını, öne çıkan Maurice Barbier yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Luther...
Hiçbir zahiri iktidar imanı ne dayatabilir, ne de oluşturabilir
Sayfa 34
Felsefe Tanrı'nın yerine aklı geçirerek ahlâkı, iktidarı, yasaları ve devletler hukukunu yıkmaktadır: "Toplumu bir başına akılla kurarak, Tann'nın müdehalesine meydan vermeyerek, özgül çıkarlar ya da tutkular tarafından yönetilen güçten başka otorite, hukuk ve yasa tanımamaya vardılar ve görenekleri, Tanrı'nın müdehalesıne başvurmaksızın bir başına akılla oluşturmaya kalkıştıklarında yıne aynı şekilde, özgül çıkarların ve iştahların yönettiği guçten başka yasa ve hukuk tanımaz oldular. Yani her iki durumda da ınsana kendi üzerindeki mutlak egemenliği verdiler."28 Böylece, Lamennaıs şu sonuca varabiliyor: "Tanrısallık milletlerin birinci ihtıyacıdır; varoluşlarının nedenidir.Tüm dindışı felsefe toplumsal düzeni, halkların mutluluğunu ve bizzat halkları tahirp etmeye eğilimlidir."
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
Rousseau açıkça dini, siyasetin hizmetine koyar.
Sayfa 163
Gerçekte, tüm toplumların kendisinden ortak ödevlerin türediği ortak inançlara ihtiyacı vardır. İşte din ruhları/Zihinleri yöneterek ve biraraya toplayarak toplumsal birliği sağlar. Halklar dinde "tüm toplumun asli koşulunu, ilk temelini" görmüşlerdir.29 Eğer din toplumun zorunlu temeli ise buradan iki temel sonuç çıkar: Birincisi, dinsiz toplum yoktur ve tanrıtanımazlık toplumun yıkımına yol açar. İkincisi, din siyasete tâbi kılınamaz ve iktidarın basit bir aygıtına indirgenemez.
Sayfa 234Kitabı okudu
İster XVII.yüzyl felsefesi, ister Fransız Devrimi sözkonusu olsun topluma başka bır temel sunma gırişimleri başarısızla uğramıştır. Yakın donem önce felsefe dini olmayan bir devlet kurmak istediğinde ona temel olarak yıkıntıları sunmak zorunda kaldı... Tanrıtanımaz bir halk varlığını sürdüremez. Çürkü tanrıtanımazlığı dınin yerine geçirme girişimi Fransa'da toplumu baştan aşağıya alt üst etmeye yetti."21
Sayfa 234Kitabı okudu
Gerçekte, İslâm konusunda Montesguieu, onu barbarlık ve despotizmle özdeşleştiren zamanının önyargılarını yansıtmaktan başka bir şey yapmamıştır. İslâm'ın karakterine dair sonuçları incelerken *varsa yoksa kılıçtan sözeden İslâmiyetin, kurulmasını sağlayan aynı yıkıcı zihniyetle insanları etkilediği"ni belirtir.28 Bu noktada İslâm'la hükümdarları daha az sıkılgan "ve sonuç itibariyle de daha az zalim"29 hâle getiren Hristiyanlığı karşı karşıya getirir. Her hâlükarda, "Hristiyanlığın saf haliyle despotizm den uzak olduğu" kanaatindedir.
Reklam
17 öğeden 11 ile 17 arasındakiler gösteriliyor.