Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmed Alagaş

Mehmed AlagaşTaş yazarı
Yazar
Derleyen
8.6/10
674 Kişi
4.055
Okunma
215
Beğeni
16,8bin
Görüntülenme

Mehmed Alagaş Gönderileri

Mehmed Alagaş kitaplarını, Mehmed Alagaş sözleri ve alıntılarını, Mehmed Alagaş yazarlarını, Mehmed Alagaş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
genel olarak yarınlara ertelenen bir düşünce oluyordu. Yarınlarda daha fazla verebilmek için bugünlerde biriktirmek düşüncesi, hiç kuşkusuz ki şeytan aleyhillanenin yal­dızlı bir vesvesesi olmalıydı!. Çünkü yarınların gelip gelmeyeceği veya neleri getireceği belirsizdi, bilinemezdi. Nitekim dükkanında oturarak böylesi umudlarla baktığı yarınlar, kendisine bir parça ateşten ve iflastan başka ne getirmişti ki!.
Adeta bir inek bakıcısı durumuna düşmüştü!. Sanki bir işi, bir ticarethanesi değil, doymak bilmeyen bir ineği vardı!. Ağzı devamlı açık olan bu İneğine ne kadar çok yedirirse, bu inek o kadar çok büyüyor ve o kadar çok süt veriyordu. Dolayısıyle sağdığı süt ile daha fazla yem alıp, ineğe daha fazla yem vermeye ve daha fazla süt sağmaya devam ediyordu. Tabi ki İnek büyüdükçe, yaptığı iş de büyüyordu Saffet hocanın. Ne var ki her geçen gün ineğe daha fazla yem vermesine, ineği daha fazla sağmasına ve ineğin altındaki pislikleri daha fazla temizlemesine rağmen ailesiyle birlikte içtiği, içebildiği süt yine üç-beş yudumdu!. Oysa mülkün gerçek sahibi olan Allah (c.c.) "Ey Saffet. Bir saatlik dünya yaşantında rızkını kazanmak İçin büyük bir ineğin mi, yoksa küçük bir koyunun mu bakıcılığını yapmak istersin?" diye sorsaydı, bu kısacık dünya haya­tında koyunun işini bile oyalayıcı görerek "Ya Rabbi, tavuk yok mu?" diye sorabilirdi.
Reklam
Kapitalizm
Silah şirketleri çağı-mızdaki gücünü, yaptıkları silahı kendileri kullanarak değil, başkalarına kullandırarak kazanmaktadırlar. Çünkü kendi­leri kullandıkları zaman, ancak ve ancak üç atımlık bir baruîian vardır. Ancak bu üç atımlık barutu, başkalarına satıp, başkalarına kullandırdıkları zaman, silah sanayinin çarkları dönmekte ve istedikleri hedefe üç değil üçbin atım yaptırabilecekleri bir güce ulaşmaktadır" cevabını verdikten sonra sustu
79 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Taş kitabında, toplumun monotonlaşmış hayat stilinden sıkılan bir gencin aklında oluşturmuş olduğu cevap ve düşüncelerle bir intihar yoluna adım atmasını anlatıyor. Genç adam küçüklüğünden beri gördüğü bir tepeyi kendisine veda tepesi olarak seçiyor ve oradan intihar etmeyi düşünüyor. İntihar girişimine kendisini iten bir sürü halinde yaşayan insanlar ve insanların davranışları oluyor. Kendisinin iç alemine hayata dair hiçbir mana katamadığı için özel bir son hazırlamak istiyor kendince. Veda tepesine çıkarken orada küçük bir kulübe, kulübenin önüne de yaşlı bir adamla karşılaşıyor. Kitabın olay akışı burada başlıyor diyebiliriz yaşlı adam ve gencin arasında geçen soru cevaba dayalı diyaloglar beni çok etkiledi. Evrenden tutun, manevi hayata ve inanca kadar birçok sorunun farklı yöntemlerle cevabını veriyor ihtiyar adam. Benim en çok hoşuma giden ihtiyar adamın sergilemiş olduğu davranışlardı. Karşısındaki kişi kendi inancına ortak olsun veya olmasın soru cevap içindeyken her zaman karşısındakine sergilediği saygılı tutum, insanı doyuran has cevaplar ve bu cevabı uygun örneklendirmeler vermesiydi. Bir kişinin bir bilgiyi bilmesi çok da önemli değilmiş aslında. O bilgiyi karşısındakine nasıl aktardığı önemliymiş.
Taş
TaşMehmed Alagaş · İnsan Dergisi Yayınları · 2000720 okunma
Maddesiyle, mekanıyla "Ben varim!" diye haykıran bir kum tanesi!. Bütün kainatın yaratılışına şahit olmuşum gibi irkiliyorum. Sanki bir kum tanesi değil, muazzam bir mucize görmüşüm gibi hayretlere düşüyorum!. Gözümle gördüğüm, elimle tuttuğum bu kum tanesinin varlığından nasıl ki hiçbir kuşku duymuyorsam, bu kum tanesini yaratan Yaratıcı'nın varlığından da hiçbir kuşku duymuyorum. Çünkü yumruk büyüklüğündeki bir taşı kendiliğinden varolamayacağını sen nasıl biliyorsan, ben de bu kum tanesinin kendiliğinden varolamayacağını aynı şekilde biliyorum..
Yaşayanlar ölenlerin gözlerini kapatıyor fakat ölenler yaşayanların gözlerini açamıyor !
Sayfa 24 - İnsan Dergisi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mücadele, devamlı mücadale edilmesi gereken vahşi bir orman gibiydi dünya .
Sayfa 20 - İnsan Dergisi YayınlarıKitabı okudu
-Sence akli olan varlık mıdır, yokluk mu? - Aslında bu sorunun cevabını kendin de biliyorsun. Yaratıcı bir etkenin bulunmadığı her düzlemde akli olan gerçek, varlık değil yokluktur. Dış çevreden etkilenmeyen bir akıl, herhangi bir şeyin yokluğunu değil, varlığını hayretle karşılar. Mesela ikinci bir güneşin neden olmadığını hiç sorgulamayız. Çünkü yaşadığımız güneş sisteminde ikinci bir güneş yoktur. Varlık nedeni olmayan bir yokluk ise gayet aklidir. Hayretle karşılamamız ve sorgulamamız gereken şey, ikinci güneşin yokluğu veya yokluk nedeni değil, birinci güneşin varlığı ve varlık nedenidir.
Mucizeyi ikiye ayırmamız lazım. Avama yani halka göre mucize olan şeyler, ilim sahiplerine göre mucize olan şeyler. Mesela bir taşın varlığı ilim sahiplerine göre bir mucize iken, avama göre bu taşın varlığı değil, bu taşın konuşması bir mucizedir.
Herhangi bir meseleye önyargılı yaklaşım o meselenin gerçeğinin gölgeleyen bir yaklaşımdı.
1.000 öğeden 2.171 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.