25 Ekim 1987 yılında 2 çocuklu memur bir ailenin en küçük evladı olarak İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Berrak Tüzünataç ve Caner Özyurtlu ile senaryo çalışmalarını yürüttüğü Biz Böyleyiz filmi 2019'da vizyona girmiştir. Pandemi sürecinde Bartu Küçükçağlayan ile yaptığı Mücbir Sebepler programıyla daha çok kitleye ulaşmıştır. Mart 2020 tarihinde başlayan Instagram yayınları Mart 2021 tarihinde sona ermiştir. Altuntaş, ayrıca YouTube kanalından film, dizi tavsiyeleri vermekte, yorumlamakta ve günlük hayatından anları paylaşmaktadır.
Arkamda yaylılar çalıyor. Biri bir filmde ya da dizide gururla yürüdüğünde çaldığı gibi. Hep hüzünlü şeyler çaldığını bildiğim yaylılar, ben gülümserken bambaşka duyuluyor.
Çok sevdiğin birisinin acısını derinden,kendi acınmışçasına hissetmenin ne demek olduğu ve bugüne kadar bu hissin kelimelere dökülebileceğinden bihaber, göğsümde tüm o karanlıkla yumruklarımı sıka sıka,ve sanırım biraz da sessiz çığlıklar atarak okudum.
Melikşah'ı çok uzun süredir (çektiği maskeli videolarından beri) takip eden birisi olarak izlediklerini okuduklarını ele alış şekliyle sanki bir arkadaşımmış gibi hissediyordum. Kitabı çıkacağını duyunca çok merak edip hemen sipariş verdim ama bu sefer de içimi bir korku kapladı. Ya popüleritesine güvenip de zaten satar mantığıyla bir şeyler ürettiyse ve hissettiğim o tüm samimi duygular zedelenirse korkusu. Ama kitabı burkula burkula bitirince korkularım yerini kalp sızısına ve gel gardaşım sana bir sarılayım hissine bıraktı. Çok küçük yaşta babasını kaybetmiş bir kız çocuğu olarak ölüm ve yas konuşmaktan kaçındığım, göt Umutların ve pedagojik eğitimden bihaber duygusuz öğretmenlerin olduğu sınıfta tek nefeste dilimden dökülen ve üzerine konuşulmasın diye yalvardığım küçükken günlüğüme yazıp hapsettiğim konulardı. Kurgu eserlerde ara ara denk gelip gömdüğüm yerinden çıkarıp ağlayıp sarıldığım ve geri yerine koyduğum bu duygulara bu kitapta da rastladım ve bu duygu yükü ile böyle bir paylaşım yapıyorum sanırım.
Farkındayım kitap yorumu gibi değil de iç hesaplaşma gibi olduğundan ama bunun da kitabın bıraktığı etki olduğunu göz ardı etmemek gerektiğini anlattığından öte hissettirdiklerinin payının daha önemli olduğunu düşünüyorum şahsen.
Ve sanki yazarın da üzerine konuşmaktan dahi imtina ettiği durumların yüzleşmesini yazarak yapmış, başka insanların da paylaşımına açarak yaralarını iyileşmeye bırakmış ve yas defterini kapatmış gibi bir his uyandırdığını söylemeden geçemeyeceğim. Belki de bu da onun şifalandırma yoludur. Teşekkürler...
Melikşah Altuntaş tüm videolarını severek izlediğim ve kitap önerilerini dikkatle takip ettiğim, film yorumlarına güvendiğim biri. Kendisini sevdiğim için kitabın konusuna çok da dikkat etmeden hemen alıp okudum, bir oturuşta da bitti. Normalde tükettiğim içeriklerde beni tetikleyen konuların olmamasına özen gösteriyorum, bu kitapta ön analiz yapmadan hemen okuduğum için benim için biraz rahatsız edici, tetikleyici oldu maalesef. Psikolojik hassasiyetleriniz varsa özellikle yoğun olarak kayıp sonrası yas işlendiğini belirtmek isterim ki benzer hassasiyetleri olan birileri varsa dikkatle seçsin. Kitabı başkalarına tavsiye ederken bu unsura dikkat edilmesini öneririm
Bir kitabı aldığımda ilk sayfasına o günün tarihini, o sırada içinde bulunduğum şehri ve adımı yazarım. Arkada Yaylılar Çalıyor’a yazmamıştım, hemen okumaya başladığımdan fırsat olmadı sanırım.
Kitabı okurken anlamını buldu, meğer ben kitaba bir iz bırakmadan o bana bırakacakmış. Tarihsiz, mekansız ve isimsiz bıraktım ben de onu.
.
Hiçbir arkadaşım ölmedi şimdiye dek, ölen tanıdıklarımın hiçbiri arkadaşım değildi belki bilmiyorum. Melikşah Altuntaş bunu biliyor ama. Aileyi, mayası kandan olmayan ailelerin de olabileceğini biliyor.
.
Kısa bir bir veda kitabı bana göre Arkada Yaylılar Çalıyor. Çok ölüm, çok gidiş var. Bir yandan da Vengo’nun girişini izler gibiydim kitap boyunca. Müziğin ve kalbe dokunan sesin ritmine kapıldıktan sonra kayıpla baş başa kalan o karakter gibi. Herkesin bir arada olduğu o kalabalık sofraların sabahına uyanmak gibi..
Diğer yandan da umutlu, yaşanılan her şeye minnetini koruyan türden.
Arkada Yaylılar Çalıyor’un iç döküşlerini, ‘sözlerin sonu elbet uzun bir hikayeye de bağlanacak’ hissini çok sevdim.
.
Aylin Güngör kapak fotoğrafıyla ~