Hıttin zaferi, Kudüs'e girişin anahtarı oldu. Selahaddin, şimdi Nurettin Mahmut Zengi'nin gerçekleştirmek için ömrünün yetmediği, kendisine nasip olması için dua ettiği Kudüs'ü fethetmek için muazzam bir orduyla Kudüs surlarının önündeydi.
"Çok zaman geçmedi aradan. 88 yıl önce burada yapılan katliamdan kalan kan kokusunu hâlâ alabiliyorum. Müslümanların feryatlarını duyuyorum. Onlara yardım eden çıkmadı. Haçlılar onlara acımadı. O kadar acımasızlardı ki kendi dindaşlarını, kendi din adamlarını bile katlettiler. Hâlâ aynı zihniyetteler, hâlâ acımasızlar. Bir devletin zulümle payidar olamayacağını öğrenemediler."dedi Selahaddin surlara bakarak.
"Müslümanları bir araya getirmeye çalışmalıyız, sonrasında Kudüs'ün fethi gerçekleşecektir. Her tarafımızı sağlama almazsak nereden saldırırsak bir karşı saldıran olur. Rabbimiz Kur'an'ında şöyle buyurur ya: 'Bilin ki Allah, kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar hâlinde çarpışanları sever.' Gayret bizden, zafer Allah'tan."
Artık Şirkuh hem Fatımî Halifesi Adid'in hem Abbasî Halifesi Müstedi'nin hem de başkenti Şam olan Suriye'nin Hükümdarı Nureddin Mahmud Zengi'nin emrindeydi.
" Ey Şam halkı! Kim ki Sultan Selahaddin'e güveniyorsa bilsin ki o öldü. Kim ki onun inandığı İslam davasına inanıyorsa dava bâkidir ve kendini sahiplenecek Selahaddinler beklemektedir! "