Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metin Martı

Metin MartıÇanakkale Hatıraları yazarı
Yazar
Derleyen
9.2/10
10 Kişi
34
Okunma
1
Beğeni
968
Görüntülenme

En Yeni Metin Martı Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Metin Martı sözleri ve alıntılarını, en yeni Metin Martı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaziyet umumileşmiş , Anafartalar'a çıkmış ve çıkmakta olan büyük düşman kuvvetlerini nazarı dikkate almak ve ona göre genel tedbirler alarak sevk ve idareyi birleştirmek ve temin etmek lâzımdı . Bu sebeple erkâniharbiye reisinin çare kalmadı mı ? Sualine verdiğim cevapta , bütün mevcut kuvvetlerin kumandam altına verilmesinden başka çare kalmadığını söyledim . -Çok gelmez mi ? Dedi. - Az gelir ! Dedim. (Tarih ne güzel aynadır. İnsanlar, özellikle ahlâkta gelişmiş olmayan kavimler en büyük mukaddesat karşısında bile hasis hissiyata tâbi olmaktan kendini alamıyor. Tarihin sinesine geçen büyük hâdiselerde, bu hâdiseler içinde etkin ve yapanların tavır, hareket ve davranışları onların ahlâk seciyelerini ve bariz gösterir.)
Sayfa 60 - Mustafa Kemal AtatürkKitabı okudu
Cemil Conk Çanakkale Anıları
Balkan hezimetinden sonra Ordumuzun tenzik ve ıslahı için, Alman Generali Liman von Sanders’in reisliğinde bir askeri ıslahat heyet-i getirilmişti. Beni Liman Paşa’nin refakatine verdiler. Bu vazifede iken muhtelif heyetler ile Çanakkale’ye bir kaç sefer yaptık. Her gidişte oradaki kıtalar ve müstahkem mevki teftiş ediliyordu, hazırlıklar ve
Sayfa 193Kitabı okudu
Reklam
Cemil Conk’un Anıları
Münasebet düşmüşken söyliyeyim, dünya coğrafyasına göre küçük bir saha olan Çanakkale’ye, İngilizler, anavatan ve sömürge halkından olmak üzere 460.000; Fransızlar 79.000; Türkler ise 310.000 subay ve er yollamışlardır. Bu kuvvetlerin, ölü, yaralı ve akibetleri meçhul olmak üzere kayıp toplamı şudur: 155 bin İngiliz, 25 bin Fransız ve 186 bin Türk subay ve eri. Demek oluyor ki, Çanakkale’de 945.000 insan ( bu toplamın 500’ü Almandır) dövüşmüş; 366.044 insan ölmek yaralanmak veya kaybolmak suretiyle harcanmıştır. ( Liman von Sanders’e göre savaş boyunca her iki taraftan 750 bin asker Gelibolu Yarımada’sına toplanmıştır..)
Sayfa 167 - Arma yayınlarıKitabı okudu
Cemil Conk Çanakkale Anıları
Her ere, günde 900 gram ekmek verilirdi. Sıcak yemeklere gelince; Pirinç çorbası, etli fasulye, etli nohut, bulgur pilavı, kuru bakla ve hoşaf. Çerez olarakta da kuru üzüm ve kuru fındık verilirdi. Aynı zamanda vakit vakit tütün dağıtılırdı.
Sayfa 149 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Cemil Conk Paşa Çanakkale Anıları
Sabaha kadar top, tüfek ateşi eksik olmadı. Top düellosu öğleye kadar devam etti. 31 Mayıs tarihli gazetelerden birinde, Mayıs muharebesi hakkında Times’ta çıkan bir yazının tercümesini okudum. Bunda İngilizler, İskoçyalılar, İrlandalılar, Avustralyalılar, Yenzelendalilar, Gurkaslar ( Kuzey Hindistan Nepal halkı ) Çığlar, Pencabiler, Fransızlar ve Senegallilerin omuz omuza Türklerle yaptıkları muharebe anlatılıyor ve Çanakkale kanlı savaşına << kavimler savaşı>> adı veriliyordu.
Sayfa 140 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Liman Paşa’nın Çanakkale Anıları
Bu sebeple, daha o akşam Anafarta civarında toplanan bütün birliklerin komutasını, Arıburnu cephesinin kuzey kanadında bulunan 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Beye verdim. İlk askeri başarısını Trablusgarp’ta gösteren Mustafa Kemal, sorumluluk ve görevden zevk duyan bir komutan özelliğine sahipti. Daha 25 Nisan sabahı 19. Tümen ile hiçbir yerden emir almaksızın kendiliğinden muharebeye müdahale ederek düşmanı sahile kadar püskürtülmüş ve bundan sonra üç ay süre ile kırılmaz bir azimle devamlı düşman saldırılarına karşı koymuştu. Ona tam anlamıyla güvenilebilirdi. Nitekim 9 Ağustos sabahı erkenden, evvelce üç defa emredildiği halde yapılamayan taarruz, Azmakdere’nin iki yanından yapıldı ve düşman, çeşitli yerlerden sahile doğru sürüldü. Mestantepe düşmandan geri alınamadı. Kaybedilen 24 saat telafi edilemedi. Çünkü geçen bu saat içinde bir çok İngiliz askeri daha sahile çıkmış bulunuyordu. Anafarta muharebelerinin bu ikinci buhranı da böylece atlatılmış oldu. Anafarta’da düşmanın ilerlemesi ancak son dakika da durdurulabildi.
Sayfa 83 - Arma YayinlariKitabı okudu
Reklam
Liman Paşa’nın Anıları
Dünya Savaşında bir ordunun hem düşman filosu ve hem de kara ordusu ile aynı anda savaştığı biricik harp sahnesinin Çanakkale kara muharebeleri olduğunu belirtmek isterim. Harp gemilerinin kendi kara birliklerini himayesi, son derece etkiliydi. Karada hiçbir ağır topçu harp gemilerinde olduğu gibi kolaylıkla yer değiştirmek cepheden, yandan ve hatta geriden ateş edemezdi. Ayrıca harp gemileri, uçak veya balonlarla gözleme yapıp, kendilerinin mukabele görmeyecekleri güven verici bir uzaklıktan atışlarını istedikleri hedeflere ulaştırabiliyorlardı. Bu günlerde 5. Orduda ise ne uçak ne de balon vardı.
Sayfa 68 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Liman von Sanders’in Anıları
“ Muharebe meydanı, tüyler ürpertici, ama yine de güzel bir manzara arz ediyordu. Gelibolu Yarımadasının sivri ucunda, sanki harp ve nakliye gemilerinden örülmüş bir çelenk vardı. Bunlar üzerlerindeki çok sayıda ışıkla etrafı aydınlatıyordu. Harp gemileri, kuvvetli projektörlerini Türk mevzileri üzerine çevirmişler, durmadan mermi yağdırıyorlardı.”
Sayfa 67 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Liman von Sanders’in Anıları
Elimdeki beş tümenin 26 Marta kadar olan tertiplerini tamamen değiştirmek gerekmişti. Bu zamana kadar bunlar, başka bir esasa uyarak, eski zamandaki sahil koruma birlikleri gibi bütün sahil boyunca yayılmış bulunuyorlardı. Her ne kadar karaya çıkan düşman her tarafta bir miktar mukavemet görecekti ama yedek kuvvet olmadığı için çıkanların geri püskürtülmesi başaracak kuvvet bulunmayacaktı. Verdiğim emirle, tümenlerin kuvvetlerini toplu halde bulundurmalarını sahilde sadece güvenliği sağlayacak kadar kuvvet bırakmalarını sağladım. Çünkü biricik başarı şansımızın, hafif kuvvetlerle inatçı bir direnmeye değil, her üç grubun hareketli savunmalarına bağlı olduğuna inanıyordum. Sahilde gözetleme görevi ile uyuşmuş Türk birliklerini, durumun gereklerine uygun biçimde hareketli bir hale getirmek için yürüyüşler ve tatbikat yaptırmak, en faydalı bir iş oldu.
Sayfa 59 - Arma yayınlarıKitabı okudu
Liman Paşa’nin Anıları
Düşman filosunun Boğaz’a en büyük taarruzu 18 Mart günü yapıldı. Ibay Wehrle’nin raporuna göre, bu taarruza 16 büyük harp gemisi katılmıştır. Bunlar iki saf halinde Boğaz’a girmişler ve Boğaz Müstahkem Mevkii tabyalarını sabah saat 10.30’dan akşamın 7.00’sine kadar bombardıman etmişlerdi. Albay Wehrle ve emrindeki komutanların gözetlemelerine göre, Bouvet, Irresistible ve Ocean zırhlıları batmış, pek çok harp gemisi de yaralanmıştı.
Sayfa 53 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Liman Paşa’nin Türkiye Anıları
Kış felaketinin ( Sarıkamış ) maddi ve manevi sonuçları hakkında önceden verdiğim hükümde ne kadar haklı olduğumu, aşağıdaki haberler doğruluyordu: Trabzon’daki Alman Konsolusu Dr. Bergfeld, 2 Mart’ta şu haberi veriyordu: “ Şehrin bütün hastaneleri lekeli tifüs hastaları ile doludur. Bulaşıcı hastalık hemen hemen bir afet halini almıştır. 900-1000 kadar hasta askerden günde ölenlerin sayısı 30-50’dir.” 3. Ordu Kurmay Başkanı Binbaşı Guse, 25 Mayısta şöyle yazıyordu: “ Talimgahlardan gönderilen erlerden ancak pek az bir kısmı birliklerine ulaşabiliyor. Hastalık, beslenme ve barınma şartlarının kötülüğü, firarlar, gelenlerinin mevcudunu çok azaltıyor.” 2 Haziran 1915’te Erzurum’daki Alman konsolosluğu telgrafla bildiriyordu: “ Erzurum’daki ordugahta toplanan askerlerin üçte biri hastadır. Öte yandan diğer üçte bir de orduya gelirken yolda firar etmektedir.”
Sayfa 48 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Liman von Sanders’in Anıları
İstanbul’un bir İngiliz-Fransız filosu tarafından işgali ancak, Karadeniz Boğazı ağzına aynı zamandan bir Rus çıkarması yapmakla mümkün görülebilirdi. Üç müttefikin böyle bir harekete girişmesi, İstanbul’u kazanmalarıyla sonuçlanabilirdi. Bununla beraber, böyle bir Rus çıkarmasına karşı da tedbirler alınmıştı. Karadeniz Karadeniz Boğazı’nın iki yakasında da bataryalar ve seyyar müfrezeler ile savunma tertipleri alınmıştı. Yeşilköy civarında yerleşmiş VI. Kolordu, böyle bir çıkarma ihtimaline karşı burada tutuluyordu.
Sayfa 49 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Fahrettin Altay Çanakkale Anıları
Mustafa Kemal aldığı emir üzerine hemen hareket etmiş, kış sonu mevsim icabı uzun fena yollarda bir çok tehlikeler atlatarak Diyarbakır’a varmış, orada generallik emrini almıştı. Bununla Enver Paşa bir kadirbilirlik göstermiş kendisi gibi O’nu da bir müddet dolmadan ( sekiz aylık albayken ) general yapmıştır. Benim görüşüm şudur ki: Enver, Mustafa Kemal’in kudretini takdir ediyor ve ondan savaş alanlarında faydalanmak istiyor ama O’nun karakterini kendi karakterine uygun bulmuyor ve O’nun parlaklığının kendisini geçmesine meydan vermek istemiyor. O’na büyük ödevler, ordu komutanlığı veriyor, lakin hiçbir vakit Hafız Hakkı, Mahmut Kamil, Ali İhsan, Halil, Nuri Paşa’lar gibi müstakil ( bağımsız ) bir ordu komutanlığı vermiyordu.
Sayfa 41 - Arka YayınlarıKitabı okudu
Fahrettin Altay’ın Anıları
Mustafa Kemal 10 Ağustosta yalnız İstanbul’un değil bütün bir memleketin işgalini önlemişti, artık ümitleri kalmayan İngilizler iki ay sonra Gelibolu Yarımadasını boşaltıp çekilip gitmeye mecbur kalıyorlardı... Conkbayırından sonra Mustafa Kemal üç yıl kıdem zammı kılıçlı altın imtiyaz madalyası ile taltif edilerek Albaylığa yükseltildi. ( Mustafa Kemal bu madalyayı her zaman göğsünde taşımıştır.) Enver Paşa O’nu tebrik ederken 19. Tümen Komutanı olarak yazmış ve Çanakkale’ye ziyarete geldiği vakit Mustafa Kemal’in karargahına uğramamıştır. Mustafa Kemal buna gücenerek Mareşale ( Liman Paşa) istifasını göndermiş, Mareşal artık onun kıymetini takdir etmiş olduğundan Enver Paşaya yazdığı bir mektupta, Mustafa Kemal’in orduya çok lüzumlu ve kıymetli bir subay olduğunu, O’nun kaybedilmemesi lazım geldiğini bu sebeple de istifayı muameleye koymadığını bildirmişti. Bu mektuptan sonra Enver Paşa Mustafa Kemal’e güzel sözlerle dolu bir telgraf çekmiş ve Mustafa Kemal 16. Kolordu Komutanı olmuştu.
Sayfa 37 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Fahrettin Altay’ın Anıları
Amerikalılar henüz savaşa girmemişler, onlardan bir gazeteci bizi ziyarete gelmişti. Ölü ve yaralılar yüzünden o kadar çok sinek peydah olmuştu ki sofrada yemek yenirken bir kaç asker sinekleri kovmaya memur edildi. Durumu gören gazeteci dayanamayıp dedi ki: <<— Anlıyorum... Siz İngilizlerle başa çıkacaksınız... Ama bu sineklerle başa çıkamayacaksınız.>> Dediği olmuştu da. İngiliz siperlerinden kaçan güzel bir av köpeğini de askerler yakalayıp bana hediye ettiler adını da Grey koydum. İzmir’in kurtuluşuna kadar yanımda kalan bu köpeği yanımda gören Amerikalı gazeteci bana da şunları söyledi: <<— Sizin Sir Edward Grey’i bu kadar çok sevdiğinizi tahmin etmezdim...>>
Sayfa 33 - Arma YayınlarıKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.