"Proust'a göre insanın iç dünyası bir mucizedir, bizi şaşırtmaktan vazgeçmeyecek bir sonsuzluktur.
Ama Kafka'nın şaşkınlığı bu noktada değildir. O, insanın davranışlarını belirleyen iç dürtülerin ne olduğunu sormaz kendine. O, tamamen farklı bir soru sorar:
Dış koşulların, iç dürtüleri, hiçbir ağırlıkları kalmayacak biçimde ezdiği bir dünyada insanın önünde hâlâ ne gibi olasılıklar vardır?"
İşte insanoğlunun bütün bahtsızlığı burada yatıyor.İnsan zamanı bir döngü izlemiyor;onun yerine dümdüz bir çizgide ileriye doğru gidiyor.İnsan bu yüzden mutlu olamıyor;mutluluk yinelenmeye duyulan özlemdir.
Evet mutluluk yinelenmeye duyulan özlemdir…
Edebiyat zaptiyesi değilim ama belli ki edebiyat zevkin yok. Olması da gerekmiyor ama böyle ukala ukala sıfır puan verip “asla okumayın” gibi bir telkinde bulunmak şu sıralar yaygın olan “özgüvenli cahil” işi bir yaklaşım. Diğer incelemelerine de baktım. Milan Kundera, Gorki, Sabahattin Ali gibi büyük yazalara yine kendine has cahil özgüveninle 1 yıldız verip saçma sapan eleştirmişsin.
Yavaşlık için yazdığın incelemeyi aynen alıntılıyorum: “Ayrica kitabin ismini "Yavsaklik" diye yanlis okumusum sonradan fark ettim ki "Yavaslik" mis. Ama benim yanlis görmem kitabin ismine çok daha yakisir bir isimmis Yavaslik neredeyse yok ama "yavsaklik" (+18) yazilar ve sokak agzi girla.
Sade bu konuda yazsa kitapta bir tutarlilik olur belli bir mantikta giderdi yani. Ama yok daldan dala ve çok saçma” shsjsjsjs sen nerenin cahilisin söyle bakim