Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Murat Serdar

Murat Serdarİslam İnanç Esasları yazarı
Yazar
Çevirmen
9.0/10
18 Kişi
138
Okunma
5
Beğeni
970
Görüntülenme

Murat Serdar Sözleri ve Alıntıları

Murat Serdar sözleri ve alıntılarını, Murat Serdar kitap alıntılarını, Murat Serdar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Asıl söz kalpte olandır, dil ise kalbe bir klavuzdur.
Sayfa 244
Zararlı yiyeceklerin sürekli tüketimi sağlığı bozup hastalanmaya, tedavi edilmediği takdirde ölüme yol açacağı gibi; tövbe ile tedavi edilmeyen günahlar artarak kişinin imansız gitmesine neden olabilmektedir. Aynayı tozun kirletmesi gibi insan ruhu ve kalbi de işlenen günahlar yüzünden kirlenmektedir. Uzun süre temizlenmediği takdirde büyüyen kara bir lekeye dönüşecektir. Dolayısıyla insan kalbinde bulunan kötülüğün izlerini ancak tövbe ve zıddı olan iyilikle temizleyebilir.
Sayfa 101
Reklam
Basit bir iğnenin ustasız, bir resmin ressamsız olmasını akıl kabul etmezken; insanın maddi yönünü teşkil eden tüm aza ve organlarla, maddi yönü ile herhangi bir bağlantısı bulunmayan duygu, vicdan ve tahayyül gibi güçlerle donatılan muhteşem bir varlığın hikmet sahibi bir yapıcı ve yaratıcısının olmadığını söylemeyi hangi akıl kabul edebilir? İnsanın anne rahminde teşekkülünden ölümüne kadar geçen sürede ki mükemmelliği, göklerde ve yerdeki her şeyin insan ile uyumlu ve onun hizmetine verilişini ALLAH'A değil de tesadüfe veya tabiata bağlamak aklı ve kulağa hakikate karşı kör etmekten başka bir şey değildir.
Sayfa 165
Tasdikin hakikati..
İman, marifetten ayrı olmakla birlikte bilgiye dayalı bir kararlılık halidir. Çünkü iman dogmatik bir kabul olmayıp bir zihin işlemi sonunda elde edilen kesin kabulleniştir. Zihin işlemi; tasdik edilecek şeyin keyfiyet ve mahiyetinin bilinmesi ile mümkündür.
Sayfa 86
"İblis'in kâfir olmasının nedeni, Allah Teâlâ'yı bilmemesi değil, Allah'a karşı kibirlenip boyun eğmeyi reddetmesidir."
"Filozoflar yöntem olarak akli bir metot benimsedikleri için onların yanlış bulunan iddialarıyla mücadele etmek isteyen mütekellemlerin de akıl dayalı bir yöntem kullanmaları gerekmiştir. Bu yöntem Mutezili alimlerin akla dayalı bir metot olarak geliştirdikler Kelam ilmidir."
Reklam
İslam Ortaçağ'da hiçbir toplum ve dinde görülmeyen bir fikir özgürlüğünü insanlara tanımakla tarihte büyük bir devrim yapmıştır. İslam, insanları tek Allah'a iman etmeye ve Müslüman olmaya çağırırken, farklı dinlere ve düşüncelere de yaşama hakkı tanımıştır. Muhataplarına iman etmeleri için ikna edici makul deliller sunarken, kabul etmeyenlere kendi delillerini getirmeleri çağrısında bulunarak meseleyi savaş alanlarına değil, müzakere ve münazara ortamına çekmeye çalışmıştır.
Müslümanlar arasında siyasi ve dini konularda görülen fikir ayrılıkları ileride itikadi mezheplerin ortaya çıkmasına, dolayısıyla da kelam ilminin doğuşuna neden olmuştur.
Rabbinin her şeye şahit olması, senin için yeterli değil mi?…
Sayfa 115 - Fussilet, 41/53.Kitabı okudu
Eskiden inkar ve küfür cehaletten, bilgisizlikten kaynaklanıyorken Modernçağda dinsizlik bilim temelleri üzerine oturtulmaya çalışılıyor ve ispatlanmamış teoriler, gerçekmiş gibi insanların kafalarına sokuluyordu.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
Bozuk bir Mutezile günde 2 kere doğruyu gösterir
"Tövbenin Allah katında makbul olmasının şartı çirkinlikte ısrar etmemek ve güzel olan bir şeyin güzel olduğuna inanmaktır. Çirkin olduğu bilinen bir şey üzerinde ısrarla duran ya da güzeli çirkin olarak kabul eden bir kimsenin tövbesi kabul edilmez. Bir şeyin, bir yönüyle istenmesi, diğer yönüyle de istenmemesi caiz değildir."
Sayfa 135Kitabı okudu
İlham ve vahiy arasındaki fark:
İlham, meleğin aracılığı olmadan özel bir şekilde Hak Teâlâ’dan husule gelen bir şeydir. Vahy ise melek vasıtası ile olur. Bundan dolayı kutsî hadisler Allah’ın sözü oldukları için vahiy ve Kur’an diye isimlendirilmiştir... vahiy, meleğin görünmesi ve onun kelamının işitilmesi ile meydana gelir. Bu, keşf-i manevîyi de içine alan keşf-i şuhûdi türü bir olaydır. İlham ise sadece manevî keşif türündendır. Ayrıca vahiy, zâhirle ilişkisinden dolayı nübüvvete özeldir. İlham ise velâyetin özelliklerindendır. Dahası vahiy, ilhamdan farklı olarak, tebliğ edilmesi şart görülmüş bir olaydır.
Sayfa 102 - İlke YayıncılıkKitabı okudu
Davud el-Kayseri’nin zaman anlayışı
Vahdet-i vücûd nazariyesine göre şekillenmiştir. Onun düşüncesinde varlık tek olduğu için zaman da tektir. Zamanın geçmiş, gelecek ve şimdi gibi kısımlara ayrılması tamamıyla bize göredir. Zamanın bu şekilde kısımlara ayrılması, tek olan zamana göre değil, zaman içinde gerçekleşen olaylara göredir. Başka bir deyişle dün, yarın ve bugün şeklinde isimlendirme hakiki bir gerçeklik olmayıp, göreli ve izafi bir nitelendirmeden ibarettir. Gerçek zaman tektir. Allah katında sabah, akşam, geçmiş, gelecek, şimdi gibi ayrımlar söz konusu değildir.
Sayfa 67 - İlke YayıncılıkKitabı okudu
Âlimlerin ve ahlakçıların bir kısmı insanın şehvet, gazap ve akıl şeklinde üç farklı duygu alanının olduğunu ve bunların her birinin de ifrat, tefrit ve vasat hallerinin bulunduğunu söylemişlerdir.
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.