Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Çağrıcı

Gazzâlî yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
8.8/10
41 Kişi
206
Okunma
17
Beğeni
3.389
Görüntülenme

Mustafa Çağrıcı Gönderileri

Mustafa Çağrıcı kitaplarını, Mustafa Çağrıcı sözleri ve alıntılarını, Mustafa Çağrıcı yazarlarını, Mustafa Çağrıcı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Akıl sermayedir, temeldir... Ancak güzel ahlâk da gereklidir. Nice akıllı insan vardır ki her şeyi mahiyeti ne ise o şekilde bilir; fakat öfke, zevk tutkusu, cimrilik, korkaklık gibi olumsuz eğilimlerine yenildiğinde duygulanna boyun eğer ve bildiklerinin aksini yapar."
Gazzâlî iman alanına giren konularda sırf akıl yoluyla hakikate ulaşmanın imkânsız olduğunu savunmakla birlikte, genellikle aklî tutarlılığa önem vermiş; aklın bilgi yeteneğinin sınırlı olduğunu anlatmaya çalışırken bile akli deliller kullanmıştır. Aslında Gazzâli için akıl, güçlü bir iç donanım, Allah'ın içimize koyduğu, "eşyanın mahiyetini nasılsa öylece bilmemizi sağlayan ilâhî fitrat"tır. Dinin (şer') sıhhatini de ancak akıl sayesinde kavrarız.
Reklam
Gazzâlî'nin düşüncesine göre filozofların başlıca yanlışları şu noktalarda toplanmaktadır: a) Onlar, akli delillerle kanıtlanması mümkün olmadığı halde başlangıçsız evren ve başlangıçsız zaman fikrini savunmakla İslâm'ın hür ve yaratıcı Allah inancından sapmışlardır. b) Allah'ın ilmini beşerî bilgiyle karıştırarak değişken varlıklar hakkındaki bilgilerin değişmesinin, onu bilende de değişiklik meydana getireceği fikrinden hareketle Allah'ın eşyayı tümel bilgiyle bildiğini iddia etmişler ve bu suretle Allah'ın bilgisini sınırlamışlardır. c) Ahiret hayatının sadece ruhanî bir hayat, âhiret mutluluğunun da aklî ve ruhî doyumlardan ibaret olduğu şeklindeki fikirleriyle cismanî dirilişi reddetmişlerdir. Sonuç olarak Gazzâlî, filozofların bu üç konudaki fikirlerinin Kur'an'da yer alan sarih açıklamalara ters düştüğü ve peygamberleri yalanlama anlamı taşıdığı için filozofların tekfir edilmesi gerektiği kanaatine varmıştır. Bu meselelerin dışında kalan dinî konulara gelince, o konuların İslâm mezhepleri arasında da tartışmalı olduğunu dikkate alarak filozofların bunlarla ilgili görüşlerinin bid'at olduğunu savunmuştur.
Gazzâli'ye göre mantık, sadece bir alet ilmi olup onu reddetmenin hiçbir haklı sebebi yoktur. Bu disiplin, Kur'an'da İslâm'ın akîdesi ortaya konurken ve kâfirlerin iddiaları çürütülürken başvurulan ve Gazzâlî'nin yine Kur'an'daki bir tabiri kullanarak “el-kistâsü'l-müstakîm" (doğru ölçü) adını verdiği yöntemden başka bir şey değildir. Gazzâlî, yeri geldikçe Kur'an'da mantık metodunun uygulandığına ilişkin olarak âyetlerden örnekler de verir.
Resûlullah'ın en açık mucizesi ise fesahat ve belâgattaki yetkinliğiyle tanıdığımız bütün Araplara meydan okuyan ve bu hususta muhaliflerini âciz bırakan Kur'ân-ı Kerîm'dir. Ayrıca Kur'an'ın kısa, özlü, açık ve düzgün ifadeleri, kendine özgü nazmı ve yüksek ikna gücüne sahip olması, ümmî bir zat tarafından ortaya konduğu halde geçmiş kitaplar hakkında bilgiler vermesi ve -Mekke'nin fethi, Bizans'ın İran'a galip gelmesi gibi- ileride gerçekleşecek olan hadiselere dair haberler içermesi de onun mucize olduğunun kanıtlarıdır.
Gazzâli'ye göre insanların büyük çoğunluğunun akılları Allah hakkında soyut tasavvurlara yatkın değildir. İşte bu durumda olanlar, Allah'ın zatı ve sıfatları üzerinde düşünmek yerine, O'nun fiilleri, yarattıkları, kudretinin tecellileri, sanatının akıllara durgunluk veren eserleri üzerinde düşünmelidirler.
Reklam
Gazzâlî'ye göre Allah'ın zatı, üzerinde dúşünülerek doğru bilgiye ulaşılması ve hakkında konuşulması en zor konu olduğu için Kur'an'ın bu konuya ilişkin açıklamalarında daha çok Allah'ın aşkınlığını ve yüceliğini bildiren ifadelerle yetinilmiş, zât-ı ilâhîyi ilgilendiren konulara insan idrakinin kapasitesi ölçüsünde yer verilmiştir. Hz. Peygamber de “Allah'ın yarattıklan hakkında düşününüz fakat Allah'ın zatı hakkında dūşünmeyiniz." buyurmuştur.
Meselâ sevgi bahsini işlerken sevmek için önce bilmek gerektiğini anlattıktan sonra, mârifetullaha ulaşanların bu mertebeye iki yoldan ulaştıklarını belirtir. Birincisi Allah hakkındaki bilgiden varlığın bilgisine gitmek olup bu güçlü zihinlerin yoludur. Onlardan birine, "Rabbini ne ile bildin?" diye sorulduğunda "Rabbimi bildim; çünkü eğer mevcut olmasaydı O'nu bilmem imkânsızdı." şeklinde cevap vermiştir. Görüldüğü gibi bu, Gazzâli'den beş buçuk asır sene sonra Descartes'in, "Tanrı var olmasaydı O'nun varlığını düşünmem imkânsız olurdu." şeklindeki ontolojik deliliyle aynıdır. Gazzâlî bu delili şu ifadelerle açmaktadır: "Bil ki en güçlü ispat yolu, yüce Allah'ın varlığını O'nun dışındakilerin varlığına kanıt yapmaktır. Ama bu zor bir yöntemdir ve bu konuda söylenecekleri anlamak insanlardan çoğunun kavrama kapasitesini aşar." Anlaşılması daha kolay olan yöntem ise yaratılmışların varlığından hareketle Yaratıcının varlığına götüren (felsefede kozmolojik delil denilen) kanıtlama şeklidir.
Gazzâli'ye göre ilimlerin en yücesi ve en şereflisi Allah hakkındaki bilgilerdir (mârifetullah). Bu bilgiler ya Allah'ın zatı ve sıfatları ya da fiilleri hakkındaki bilgilerdir.
Gazzâlî'nin eleştirisinin asıl konusu kelâm ilmi değil, bu ilmin bazı temsilcilerinin zamanla kelâmı aslî maksadından saptırarak benlik davaları, itibar arayışları gibi şahsi hırsları için kullanmalarıdır. Oysa kelâm ilmi toplumun inanç hayatına katkı sağlamalıdır. Kelâm ilmi, sağladığı bu katkılara göre meşru, mendup, hatta gerekli (vâcip) olabilir. Gazzâlî, son dönem eserlerinden olan el-Mustasfâ min 'ilmi'l-usûl'de, bütün dinî ilimlerin ilkelerini ispat etme işini üslendiği için kelâmın küllî ilim olduğunu; fıkıh, tefsir ve hadis gibi diğer ilimlerin ise kelâma nispetle cüz'î ilimler sayıldığını belirtmiş; kendisi de hayatının sonuna kadar bu ilimle ilgilenmeyi sürdürmüştür.
1.000 öğeden 941 ile 950 arasındakiler gösteriliyor.