Mustafa Çolak sözleri ve alıntılarını, Mustafa Çolak kitap alıntılarını, Mustafa Çolak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Enver Paşa'ya göre, tam bağımsız ve modernleşmesini tamamlamış bir Osmanlı Devleti'nin yönetimde dayanacağı unsur Türkler olacaktı. Zira "zamanın ruhu" bunu gerektirmekteydi.
Tarihte yenilip de kaybetmiş, fakat fikirleri ve tutkuları sayesinde kahraman olarak toplumların hafızasına kazınmış çok az komutan vardır. Bu nadir insanlardan biri de Enver Paşa'dır.
"Ben, vatan için, vatanın her zerresi için bütün kuvvetiyle ölünceye kadar çalışacak bir makine olmak istiyorum. Ne yapayım, bir defa vatanı her şeyden, herkesten daha fazla sevdim. Ona ebediyen sadık kalacağım..."
Ayrıca, İttihatçıların gerek modernleşme projeleri, gerek siyaset anlayışları ve gerekse pozitivist yaklaşımlarının, günümüz Türkiye'sini derinden etkilediği tespitinde de bulunmak mümkündür.
Sonuç olarak Enver Bey tipik bir ittihatçı subayıdır.Fedakar, azimli, akıllı ve enerji dolu aynı zamanda güvenilir.Enver gibi adamlar yeni Türkiye’de eksik olmayacaktır .
18 yaşında bir lise öğrencisiyken yazdığı “Tuna” şiiri Türkçü-Turancı görüşleriyle bilinen Gök-Börü dergisinde yayımlanmıştı. İstiklal mahkemeleri reisi Kılıç Ali'nin oğlu, okul arkadaşı Altemur Kılıç şiirin yayımlanmasına aracılık etmişti. Şiirdeki “Sor Tuna'ya nedendir bu ağlayışı, Kıyılarındaki Türk kalelerinden, Rüyasında bir TÜRK'ün aksi durunca” gibi ifadeler, milliyetçi temalar ve söylemler içeriyordu. Ecevit Adında Biri Yahut İkinci İsmet İnönü adıyla yayımlanan bir kitabın “Üçüncü Sınıf Bir Şair” başlıklı bölümünde bu dizelerden hareketle Ecevit'in tutarsız olduğu ileri sürülüyordu.
Ecevit şiir yazdığı dönemde milliyetçi eğilimleri olan bir gençti. Ancak onun milliyetçiliği Türk milletinin kültürel bakımdan diğer milletlerden daha aşağı olmadığını fakat hak ettiği yaşam düzeyine erişemediğini savlayan bir milliyetçilikti. Kendi ifadesiyle milliyetçiliği, Türk'ün aşağılanmasına karşı duyduğu tepkiden ileri geliyordu. Köylülerin utana sıkıla “Kusura bakma beyim, biz Türk'üz aklımız ermez” deyişlerinden etkilenmiş ve milliyetçi olmuştu.
Öldürülmeden kısa bir süre önce Berlin'de Talat Paşa ile konuşmuştum. Savaşı kaybetmiş olmamıza ve gelecek için kara bulutların üzerimizde dolaşmasına rağmen Talat Paşa başını dik tutarak 'başaracağız ve güneş yeniden doğacak' diyordu.
... Bu üst düzey insanlar çaydan sonra hızlı bir şekilde, yanındakinin bile göremeyeceği bir çabuklukta çantalarında değişik çaptaki Browning marka tabancalarını çıkartarak nişan alırlardı. Bu silahla ateş etmede Türklerin üstüne kimse yoktu. En iyi nişancılar Talat ve Enver paşalardı. Bunların 20 adım uzaklıktaki hedefe konan bir yumurtayı veya karton parçasını her defasında vurduklarını gördüm. Talat paşa gülerek "biz tehlikelerin içinde büyük Abdülhamid'in hükümdarlığı döneminde ihtilalcı olmak en tehlikeli oyundu. Bizim kendimizi koruyabilmemiz için iyi nişancı olmamız gerekiyordu." derdi.