Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mustafa Günay

Mustafa GünayMetinlerle Felsefeye Giriş yazarı
Yazar
Editör
7.6/10
13 Kişi
43
Okunma
1
Beğeni
844
Görüntülenme

Mustafa Günay Gönderileri

Mustafa Günay kitaplarını, Mustafa Günay sözleri ve alıntılarını, Mustafa Günay yazarlarını, Mustafa Günay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çünkü ancak özgürlük ve eşitliği birleştirerek adalet değerine ulaşılabilir.
Sayfa 64 - Çizgi Kitabevi
175 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
86 günde okudu
Ders kitabı olarak okunmasının dışında felsefenin eğitime bakan yönünü çok sade, anlaşılır bir dille ele almış Mustafa Günay. Kitapta felsefenin eğitim ile daha çok ilgilenmesini, Türkiyedeki eğitimin felsefeden kopuk olmasının sebebinin felsefe hocalarının uzak durmasıdır. Bu noktada daha çok eğitime felsefenin katkıda bulunması gerektiğini görmüş oluyoruz. Eğitimi daha eleştirel,sorgulayıcı,çözümcül,ilerlemeci ve faydacı olarak birey-toplum bütünlüğünü sağlayıcı bir yapıyla ele alınması gerekmektedir.Ayrıca kültür çatışması sağlamadan,sadece eğitimin okul duvarlarından ibaret olmadığı,eğitimin doğada da hayat bulduğu bilinci ile hareket etmek faydalı olacaktır.Ve belkide en önemlisi eğitim derken sadece öğretimin anlaşılmaması gerektiğini bir kez daha dile getirmek doğru olacaktır.Hayat boyu kişiyle bir bütün halinde olan eğitim kişinin istekli ve talep eder bir yapıda olması bireyin gelişmesini sağlayacaktır. Eğitim hakkında bilgi almak isteyenler için de bir el kitabı diyebilirim .Faydalı olması dileğiyle:)
Eğitim Felsefesi
Eğitim FelsefesiMustafa Günay · Çizgi Kitabevi · 20186 okunma
Reklam
306 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Filozofları ve dönemleri ayırarak, felsefenin insana bakış açısını hem akıcı hem dolu dolu anlatan çok güzel bir kitap. Felsefe-sosyoloji okuyanlar bilirler, akıcı olan çoğu kitap yavan bilgilerle doludur, bilgisi ağır olanın da dili okuyanı zorlar bazen. Bu öyle değil, öylesini bulmak da şans. Çok severek okudum.
Felsefe Tarihinde İnsan Sorunu
Felsefe Tarihinde İnsan SorunuMustafa Günay · İlya Yayınevi · 04 okunma
Abelardus, insan problemini ahlâk anlayışı içinde ele almıştır. Yani önce "insan nedir?" sorusu üzerinde düşünüp de ardından, betimlediği insan anlayışına uygun bir ahlâk yapısı önermiş değildir. Onun asıl amacı, insanın bir ahlaksal varlık olarak, ahlâkın yapıcısı olarak genel konumunu belirlemek olmuştur.
Rönesans, yeni bir insanlık evrenine, yeni bir düşünce ve toplum düzenine açılan bir dönem olmakla birlikte, bunları simgeleyen ülküsünün idealinin esin kaynağını klasik kültürde (antikçağda) bulmaktadır. Aydınlanma kültürü ise Rönesansın getirdiği oluşumlara dayanmakla birlikte, esas olarak ileriye, geleceğe yönelik bir harekettir. Yeni bir düzenin kurulması gerekliliği tezi, Aydınlanma düşüncesinin temel konusunu oluşturur. Aydınlanma döneminde, klasik kültürün yerinin ve işlevinin değişmesi de söz konusudur.
Hümanizm denince anımsanan ilk şey, 14. ve 15. Yüzyıllarda önce İtalya'da başlayıp, kısa zaman içinde tüm Avrupa'ya yayılan, klasik kültüre dayalı ve bu kültürün öz değerlerini günün koşulları içinde yeniden yaşatmayı amaçlayan bir kültür akımıdır. 15. Yüzyıl hümanizmi klasik kültürün temel metinlerini ortaya koymaya çalışan bir filoloji hareketi gibi görünmekle birlikte, aynı zamanda, klasik kültürün insan ve evren anlayışına dayanarak Ortaçağa göre yeni bir insan anlayışını içeren bir düşünce akımına da açmıştır. Bu çerçeve içende hümanizm, insanda merkezini bulan ve insanla bütünleşen bir yaşam ve evren anlayışı olarak tanımlanabilir.
Reklam
Modern çağların daha sonra yaşayacağı bunalımların ilk sezgilerini Pascal'da bulabiliriz. Pascal, modern çağların başlangıcında, insan felsefesine "yeni bir canlılık ve görkem" kazandıran bir düşünürdür.
Filozof, yapay bir insan oluşturamaz, o gerçek insanı anlatmalıdır.
Pascal'a göre, insanı belirleyen, doğasının zenginliği, anlaşırlırlığı, çeşitliliği ve çok yönlülüğüdür. Bu nedenle, matematik hiçbir zaman gerçek bir insan öğretisinin, insanbilimsel bir felsefenin aracı olamaz. İnsandan sanki geometrik bir önermeymiş gibi söz etmek gülünçtür. Ona gore bir geometrik dizgenin terimleriyle yapılan bir ahlak felsefesi, felsefi bir düş, bir çılgınlıktır.
Reklam
"Cassirer'e göre, Sofistler insanın pratik ilgilerine yöneldiklerinden, insanın "doğası" ile ilgilenmediler. Sokrates ise, insan eylemlerinin temeline yerleştirilecek bir doğruluk ölçütünü, değişmez ve evrensel bilgiyi fiziksel doğada bulamayacağını düşündüğü için, "insan doğası"na yönelmiştir. Ancak diğer kavram sorgulamalarından farklı olarak Sokrates, insanın evrensel tanımına, yani onun özünün ne olduğuna ulaşmanın yolunu, "kendini bil" buyruğuna başvurarak göstermektedir. Bu buyruğa uyan insan, kendi gerçek kişiliğinin bilgisine ulaşabilecektir. Bu, insanın kendi doğasının bilgisi ne ulaşması demektir."
"Protagoras'a göre yasanın belirleyicisi birey değil kent topluluğu olacaktır Bundan dolayı da "insan her şeyin ölçütüdür" savındaki insanın yurttaş olarak anlaşılması uygun olur."
"Sofistlere göre, fiziksel doğanın yanında bir de insansal doğa vardır. İnsan doğası evrensel ve mutlak güdülerin toplamıdır ve bu güdüler toplumdan topluma değişmez."
"Herakleitos için, felsefenin tümünü iki sözcükle belirlemek olanağı ortaya çıkmıştır: "Kendimi araştırdım." Ancak insanın kendini bilme çabası olarak felsefenin belirginleşmesi ve bu yeni düşünce eğiliminin yetkin bir biçim kazanması Sokrates döneminde mümkün olmuştur."
"Öyle ki, felsefenin varoluş nedeninin, ancak kalıcı ve temel olan şeylerin bilgisinde bulunabileceğine inanılmıştır. Greklerin gözünde insani-toplumsal yaşam ya da kültür, doğal yaşamın bir uzantısı olarak kabul edilmiştir."
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.