Mustafa Uyar sözleri ve alıntılarını, Mustafa Uyar kitap alıntılarını, Mustafa Uyar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Selçuklular, devrin en modern, en güçlü ve yenilmez ordusunu kurmuşlardır.Bilim ve Teknolojiye kazandırdıkları ivmeyle devrin en güçlü ekonomisi yine Selçukluların olmuştur.Bu ekonomik verimlilik sayesinde Selçuklu devlet müesseseleri, ülkenin dört bir tarafında dengeli bir şekilde kendini göstermiştir.Bu yönden bakıldığında Selçuklular, Dandanakan, Malazgirt gibi dünya çapında zaferlerin yanı sıra en az bunlar kadar önemli yüzyıllarca kalıcılığı olan devlet kurumlarına da sahip olmuşlardır.
bu kadar kısa zamanda İslam medeniyeti sahasının geniş kısmını bir araya getirip siyasi önderi olmaları,
dünyanın en büyük siyasi gücü haline gelmeleri eşine ender rastlanan tarihi bir gelişmeydi.
Siyasî felsefe Asya'nın dağınık haydutlarını nizama sokup idare altına getiren ve çölü bir müddet için İngiltere'nin ana yolları kadar emin kılan bu göçebeler soyunun kurduğu müesseselerden çok şey öğrenebilir
selçuklu hükümdarları liderlik kapasitesi açısından çok büyük şahsiyetler olarak tarihe geçmişlerdir..
alparslan, melikşah, sancar yansıttıkları devlet adamlıkları açısından ölçülemeyecek kadar büyük değerlerdir.
Onlar sadece kısrak sütü içip açlıklarını gidermekle yetinirler. Bir kısrağın sütü üç kişiyi rahatlıkla doyurabilir. Sürekli kısrak sütü içer ve koyun kesip yerler.
Selçuklu ekonomisi, tarım ve ticarette alınan bazı karar ve uygulamalarla büyük üretim artışı göstermiş, kısa zamanda devrin en büyük ekonomisi haline gelmişti.Sultan Tuğrul Bey döneminde devlet hazinesinin toplam geliri 210 milyon altına yükselmişti.Bu bütün çevre ülke ve devletlerin gelirinin çok üstündeydi.Bundan bir buçuk yüzyıl sonrası Fransa'nın 3 milyon, İngiltere'nin 4 milyon altın geliri olduğu göz önünde bulundurularak olursa, Selçukluların eriştiği ekonomik refahın ne derece baş döndürücü olduğu ortadadır.Eş zamanlılık ilkesine göre Selçuklular dünyanın en müreffeh devletidir, kanaatini belirtebiliriz.
Cengiz Han'ın gerçek kökenini merak etmekten ziyade onu Türk milleti içine dahil etme arzusu yatmaktadır. Haddizatında o sebeple değil midir ki soru, "Cengiz Han hangi millettendir?" yerine "Cengiz Han Türk müdür?" şeklinde, çanak biçiminde sorulmaktadır.
"Orta Asya tarihinde bir arada görünen Türk ve Moğol kökenli topluluklar, 10. yüzyıla kadar birlikte yaşadılar. Söz konusu birliktelik, tarihin en eski çağından başlayıp asırlar boyu devam etmiştir. Türk boylarının ağırlıklı olarak Batı Orta Asya'ya ve Ön Asya'ya göç etmesiyle farklılıklar oluşmaya başladıysa da Kıpçak, Kırgız ve Uygur gibi Türk kökenli topluluklarla ilişkiler devam etmiştir. Türklerin en eski dil ve kültür abidesi olarak bilinen Orhon Yazıtları, bu bölgelerde yazılmış olup asılları da hala orada muhafaza edilmektedir.
Bu durum Türkler ile Moğollar arasına kesin sınır çizmeyi zorlaştırır."