Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mysore Hiriyanna

Mysore HiriyannaHint Felsefesi Tarihi yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
18
Okunma
5
Beğeni
716
Görüntülenme

Hakkında

Geleneksel Hint felsefesi konusunda yalnızca Hindistan'da değil dünya çapında en önemli isim olarak kabul ediliyor. Hint felsefesinin orjinal metinlerini ana dillerinden okuyan Hi­riyanna, aynı zamanda İngiliz edebiyatı konusunda da uzmandı. Kendine ait bir felsefe geliştir­memiş olsa da Hiriyanna'nın Hint felsefesine yaklaşımı oldukça özgün sayılır. Doğu ve Batı ara­sında bir köprü olmayı amaçlayan yazar, Hint felsefesinin evrensel değere sahip olduğunu vur­gulamıştır. Hiriyanna'nın diğer eserleri şunlardır: Indian Conception of Values ve Quest after Perfection and Art Experience.
Unvan:
Hint yazar
Doğum:
1871
Ölüm:
1950

Okurlar

5 okur beğendi.
18 okur okudu.
3 okur okuyor.
30 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yaratılış şarkısı
O zaman hiçbir şey yoktu, ne hava ne gök ötede. Her şeyi kuşatan neydi? Her şey nerede uyumakta? Derin sularda? O zaman ne ölüm ne de ölümsüzlük vardı, ne gece ne de gündüzün değişimi? Sakince nefes alan, kendi kendinde var olan; ötesinde hiçbir şey bulunmayan. Karanlıkta gizlenmiş karanlık var oldu önce -bir deniz, uzaklarda kaybolan. Bir, gizli bir aşkla gelişen bir kaosta sarmalanmış bir boşluk, Onda ilk olarak arzu var oldu, zihnin ilk tohumu, Bilgelerin bulmayı araştırdıkları gibi, hiçlik varlığa ilişiktir. Karanlık ve aziz boşluk boyunca yayılan, parlayan ışık- Nefes miydi? Yoksa yukarıda olan yüce mi? Hangi ozan cevaplayabilir bunu? Burada bereketlendirici güçler bulundu ve mücadele eden muazzam güçler- Kendi ekmeğini kendisi kazanan toprak aşağıda ve enerji yukarıda. Kim bilir, kim söyleyebilir, bu muazzam varlığın nereden yükseldiğini? O zaman tanrılar doğmamıştı- o zaman kim bu hakikati açıklayabilir? Bu dünya nereden kaynaklandı ve ilahi bir elle şekillendirildi mi şekillendirilmedi mi? Yalnızca gökteki onun Rabbi söyleyebilir, yalnızca o gösterebilir.
Sayfa 28 - pdf
Buda şöyle der: "Budist olmayan bile, dört unsurdan -toprak, su, ateş ve hava- oluşan bedeninin öz olmadığını kabul eder, ancak o kendi özünü, 'zihin' olarak isimlendirilende görür. Fakat bu bir takıntıdan başka bir şey değildir. Bedeni benlik olarak isimlendirmek daha az hatalı olur, çünkü o, yüzyıl yaşayabilir; öte yandan zihin, ormanda
Sayfa 118 - +119,120 pdf
Reklam
Karanlıkta yılan sandığın, aydınlıkta bir ip; korkun da kaygın da bir vehim.
Advaita Vedanta
Kadim Hintli, hakikatin keşfiyle yetinmedi, onu kendi tecrübesinde gerçekleştirmeye de çabaladı. İsimlendirildiği şekliyle, mokşa ya da kurtuluşa ulaşmak için enerji dolu bir çabayla tattva-jnana'yı takip etti. Mokşa, bu yüzden yalnızca entelektüel bir kanaat değil, ona göre felsefenin gerçek hedefidir de. Max Müller'in ifadesiyle, felsefe Hindistan' da "bilgi adına değil, insanın bu hayatta ulaşmaya çalışabileceği en yüksek hedef için tavsiye edilir. " Mokşa anlayışı, sistemden sisteme göre değişir; ancak, bütün sistemlere göre, felsefi kültürün zirvesine işaret eder. Bir başka ifadeyle Hint felsefesi, mantığın ötesini hedefler. Bu görüşün hususiyeti, Hindistan'da felsefenin Batı' da olduğu gibi şüphe ya da meraktan değil hayattaki mevcut ahlaki ve fiziki kötülükten kaynaklanan pratik bir ihtiyacın zorlaması altında doğmuş olmasıdır. Mesele, kadim Hintlilerin çoğunu rahatsız eden bu kötülüğün nasıl kaldırılacağıdır ve mokşa, bütün sistemlerde şu ya da bu.anlamda bu kötülüğün üstesinden gelindiği bir durumu temsil eder.
Sayfa 5 - pdf
(3) Istırabı Kaldıracak Yol. İnsanı arzulanan hedefe götüren kendi kendine disipline etme-eğitme yolu, sekiz katlıdır: Doğru inanç, doğru karar, doğru konuşma, doğru eylem, doğru yaşam, doğru çaba, doğru düşünce, doğru yoğunlaşma. Burada, aynı zamanda Budistik çalışmalarda da bulunan ve daha ayrıntılı bir şemanın özünden oluşan daha basit bir şemaya gönderme yapmak yeterli olacaktır. Bu şemaya göre, pracna ya da dörtlü hakikat hakkında doğru bilgi, bütün disiplinin temelidir. Ancak eğer o, özgürlük anlamıyla sonuçlanacaksa, ne kadar güçlü olursa olsun, saf entelektüel kanaatten daha fazlası olmalıdır. Bizim tecrübemize dönüştürülen bilgi olabilir ve pracna, daha tam olarak bu sezgisel tecrübe anlamına gelir. Buda, dinleyicilerinin görüşlerini kendisinden ödünç almalarını, fakat onları kendilerinin haline getirmelerini vurgular. Sık sık, yalnızca bizatihi doğru olduğunu anladığımız şeyleri kabul etmemiz gerektiğini ilan eder. "O zaman, keşişler, tam olarak söylediğiniz, yalnızca sizin kendinizin kabul ettiği şeydir, sizin kendinizin anladığı şey, sizin kendinizin anladığı şeydir; böyle değil midir?" "Aynen öyledir, Efendi." Bir başka ifadeyle, her insan kendi kurtuluşunu kazanır. Bu, öz güven vasıtasıyla kurtuluştur, Tanrı'nın inayetiyle ya da dıştan herhangi bir otoritenin yol göstermesiyle gerçekleşen bir kurtuluş değildir. Hatta guru bile, yalnızca yol gösterebilir.
Sayfa 127 - pdf
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok