Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mysore Hiriyanna

Mysore HiriyannaHint Felsefesi Tarihi yazarı
Yazar
9.3/10
3 Kişi
18
Okunma
5
Beğeni
720
Görüntülenme

Mysore Hiriyanna Gönderileri

Mysore Hiriyanna kitaplarını, Mysore Hiriyanna sözleri ve alıntılarını, Mysore Hiriyanna yazarlarını, Mysore Hiriyanna yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Karanlıkta yılan sandığın, aydınlıkta bir ip; korkun da kaygın da bir vehim.
Advaita Vedanta
Karma doktrinine inanç, gerçekte Budizm için hiçbir güçlük sunmaz; çünkü eğer fail olmaksızın eylem olabilirse, göç eden bir fail olmaksızın ruh göçü de olabilir. Üstelik Budizm'e göre ruh göçü ya da daha kesin bir şekilde, yeniden doğum vardır, ancak bu diğer Hint inançlarında olduğu gibi bu hayatın sonunda değil fakat her an gerçekleşen bir
Sayfa 129 - +130 pdf
Reklam
(3) Istırabı Kaldıracak Yol. İnsanı arzulanan hedefe götüren kendi kendine disipline etme-eğitme yolu, sekiz katlıdır: Doğru inanç, doğru karar, doğru konuşma, doğru eylem, doğru yaşam, doğru çaba, doğru düşünce, doğru yoğunlaşma. Burada, aynı zamanda Budistik çalışmalarda da bulunan ve daha ayrıntılı bir şemanın özünden oluşan daha basit bir şemaya gönderme yapmak yeterli olacaktır. Bu şemaya göre, pracna ya da dörtlü hakikat hakkında doğru bilgi, bütün disiplinin temelidir. Ancak eğer o, özgürlük anlamıyla sonuçlanacaksa, ne kadar güçlü olursa olsun, saf entelektüel kanaatten daha fazlası olmalıdır. Bizim tecrübemize dönüştürülen bilgi olabilir ve pracna, daha tam olarak bu sezgisel tecrübe anlamına gelir. Buda, dinleyicilerinin görüşlerini kendisinden ödünç almalarını, fakat onları kendilerinin haline getirmelerini vurgular. Sık sık, yalnızca bizatihi doğru olduğunu anladığımız şeyleri kabul etmemiz gerektiğini ilan eder. "O zaman, keşişler, tam olarak söylediğiniz, yalnızca sizin kendinizin kabul ettiği şeydir, sizin kendinizin anladığı şey, sizin kendinizin anladığı şeydir; böyle değil midir?" "Aynen öyledir, Efendi." Bir başka ifadeyle, her insan kendi kurtuluşunu kazanır. Bu, öz güven vasıtasıyla kurtuluştur, Tanrı'nın inayetiyle ya da dıştan herhangi bir otoritenin yol göstermesiyle gerçekleşen bir kurtuluş değildir. Hatta guru bile, yalnızca yol gösterebilir.
Sayfa 127 - pdf
Şimdiye kadar realiteye, zaman unsurunu bütünüyle görmezden gelerek baktık. Aynı şeyi zaman için yaptığımızda, Budizm'e göre bu toplam iki dakika için bile aynı kalmaz, sürekli olarak değişir. Böylece benlik ve maddi dünya, her biri akıcıdır (samrana). İki sembol, -suyun akışı ve alevin kendi kendisini üretmesi ve kendi kendisini tüketmesi- genel
Sayfa 120
Buda şöyle der: "Budist olmayan bile, dört unsurdan -toprak, su, ateş ve hava- oluşan bedeninin öz olmadığını kabul eder, ancak o kendi özünü, 'zihin' olarak isimlendirilende görür. Fakat bu bir takıntıdan başka bir şey değildir. Bedeni benlik olarak isimlendirmek daha az hatalı olur, çünkü o, yüzyıl yaşayabilir; öte yandan zihin, ormanda
Sayfa 118 - +119,120 pdf
Buda, daha önce Upanişadlarda keşfettiğimiz eğilimleri mantıksal sonuçlarına taşımıştır. Bu yüzden erken dönem Upanişadların bütün gidişatı, kişisel bir Tanrı'ya inanca karşıdır; Buda, bu anlayışı bütünüyle bertaraf eder, ortadan kaldırır. Aynı şekilde onlardaki birçok ifadeye göre, benlik olumsuz biçimde, bütün sıfatlardan yoksun olarak, tasavvur edilir; Buda, benlik anlayışını bütünüyle ortadan kaldırır. Keza, ikisi arasında başka benzerlik noktaları da vardır, fakat Budizm'de bulunan karma doktrini onun Upanişad düşüncesiyle ilişkisinin en açık kanıtı olarak hizmet görür. Yeni uygulamasında çoğu dönüşmüş olsa da, bu inanç Buda'nın öğretisinde bir yer bulur ve onun Upanişadların doktrininde daha önce önemli bir unsur olarak ortaya çıktığını biliyoruz.
Sayfa 115 - pdf
Reklam
Siddhârta a.k.a. Buda
İsmi, Siddhartadır ve kadim Gotama ya da Gautama ailesine mensuptur. "Aydınlanmış" anlamına gelen Buda ismi, elde etmede başarılı olduğu ve hayat rüyasından gerçek bir anlama uyandığı aydınlanmanın bir işareti olarak kendisine daha sonra verildi. Hayatı hakkındaki ayrıntılar çok iyi bilindiğinden onlar burada yeniden
Sayfa 113 - pdf
Upanişadlara has etiğin temeli kötülük anlayışında bulunur. Bu kötülük, tanrıların iradesine karşı suç işleme ya da daha önceki dönemde olduğu gibi, kurbansal doğruluktan ayrılma değil fakat Brahman'ın birliğinin olduğu yerde, yalnızca farklılığı gören metafiziksel bir hatanın sonucu olarak kabul edilir. Nihai gerçekliği kavramada başarısız olan ampirik düşünce onu tahrip eder ya da onu parçalara ayırır ve parçaları birbirinden ayrı olarak takdim eder. Kötülük, teorik açıdan sonluluktan kaynaklandığı gibi, pratik açıdan da Gerçeklik hakkındaki bu yanlış görüşten kaynaklanır. Bu yüzden kötülük, olumsaldır ve doğru anlaşıldığında Mutlak'ta yeri yoktur. Gerçekliğin bu ya disini diğerinden başka gördüğü içindir ki, kendisini korumaya ve yüceltmeye çalışır. "Birlik idrak edildiğinde ve her varlık bizim kendi benliğimiz haline geldiğinde, o zaman herhangi bir kuruntu, vehim ve acı nasıl olabilir?"
Sayfa 55 - pdf
Mutlak olana, kendimiz olmayan bir şey olarak -saf Brahman diye- baktığımız müddetçe, az çok bir zan ve bir dogma olarak kalır ancak onu benliğimizle bir kabul ettiğimizde, pozitif bir kesinliğe dönüşür ve kendi var oluşumuzun gerçekliğini kabul etme hususunda sezgisel bir yükümlülüğün altında oluruz; ancak onun kesin doğası hakkında hayli karanlıkta olabiliriz. Bu daha yüce gerçeklik, satyam jnanam anantam olarak tasvir edilir. Buradaki satyam, onun mevcut kesinliğine; jnanam manevi doğasına ve anantam ise, kapsayıcılığına ya da sonlu karakterine işaret eder. Bu, Upanişad Mutlağıdır -bir anlamda o ne Brahman ne atman olmayan, bir baş- ka anlamda ise her ikisi olandır-. O kendisini, -tam olarak orada olmasa bi- le- doğasının çoğunu gizlediği, saf cansız madde olarak ortaya çıktığı dış dünyadan daha çok insan benliğinde tezahür ettirir.
Sayfa 42
En-El Hak meselesinin ilk formu gibi
Düşüncenin gelişimindeki bir safhada, evrenin bu ana kaynağı yani, Brahman, evrenin içsel hakikatıyla yani, atmanla özdeşleştirildi. Böylece, biri insanın hakiki doğasını ve öteki nesnel dünyayı anlama arzusunun sonucu olan birbirinden bağımsız iki düşünce akımı karıştı ve bu karışım, uzun bir süredir aranan birliğin keşfine götürdü. Atman doktrinine göre, sadece öz olmayan fiziki dünya, şimdi öze indirgenebilir hale geldi. Dışsal olarak birbirinden farklı, ancak içsel olarak benzer olan bu tür iki anlayışın bir anlayışta karışımı, Upanişadik öğretinin ana noktasıdır ve "sen O' sun", "ben Brahman'ım" gibi "büyük sözler"le (mahavakya) ya da Brahman'ı atmanla eşitlemeyle ifade edilir. Dünya kadar birey de, aynı Gerçekliğin tezahürüdür ve bu yüzden de her ikisi aslında birdir. Bir başka ifadeyle, doğayla insan ya da her ikisi ve Tanrı arasında bir fasıla yoktur.
Sayfa 42 - pdf
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.