Vedalar daima tuhaf anlardır. O anlarda yaşananlara, bir daha tekrarlanmayacak olana duyulan özlem; o belirsiz gelecek, o andan itibaren ortaya çıkacak yeni plan ve maceralar için duyulan heyecan aynı noktada birleşir.
"Hepimiz bir çıkarımız
olduğunda, bir fayda sağlayabileceğimiz durumda karşımızdakinin duygularıyla oynarız. Lanet bencillikten, zevkten,
güçten, paradan başka kural falan yok."
“Hiç kimse benim kadar iyi bilemez yalnızlığı. Hiç kimse. Ne uzun kış gecelerinde yatakta yanında bir çift soğuk ayak bulunmasının ne demek olduğunu hiç bilmeyenler. Ne saçlarını sabunlayan şefkatli parmakları hiç tanımamış olanlar. Ne parkta kimsenin oynamak istemediği şişman çocuk. Ne yazın kız arkadaşı olmadığından köy kütüphanesindeki de bütün kitapları okumuş sivilceli, gözlüklü ergen. Hiç kimse bilemez…
Üç kızından birinin Noel'de onu ziyarete gelmesini umarak huzurevinde salyalarını temizleyen büyükbaba da. Hiç kimse bilemez.
Yabancı bir okyanusun ortasında tahtaya tutunmuş kazazede de, ölüm hücresinde bir başına idamını bekleyen mahkúm da. Hiç kimse bilemez.”