Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Necati Göksel
Necati Göksel Yorumları ve İncelemeleri
Necati Göksel yorumları ve incelemelerini, Necati Göksel kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Necati Göksel puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Polisiye-gerilim-macera, severler için heyecanın, aksiyonun hiç düşmediği bitirmeden elinizden bırakamayacağınız harika bir roman. Güzel bir polisiye kitaptı. İndirimden almıştım. İyi ki de almışım dediğim kitaplardan oldu. Yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Düşündüren,bulunduğunuz yerden başka yere sürükleyen,götüren ve sizi eserin içine alan bir kitaptı. gerçekten çok ama çok beğendim. Güzel zaman geçirtecek yer yer toplumsal mesajlarda veren hoş bir polisiye macera kitabı.
İyi okumalar....
Yazarın ikinci okuduğum kitabı ve bu kitabı da zor buldum. Kitabı ikinci el almak zorunda kaldım. yazarın anlatımını ve dilini çok sevdim ve diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
Olağanüstü kurgusu, renkli karakterleri, nefes nefese temposu ile Ege kıyılarının büyüleyici atmosferinde geçen Hayat Askıda kitabı; aşk, gerilim ve heyecanlı bir takibin olduğu, anlatımıyla etkileyici bir roman.
kesinlikle okumanızı öneririm.
#kafambozuk #necatigöksel #223syf #okurken #tavsiyekitap #tavsiye
Kapağında da yazdığı gibi kötü ve uğursuz insanlarla tekinsiz karşılaşmalar yaşayan kendi de bir o kadar tekinsiz olan kahramanımız Ayaz'ı sevdim; felsefeye düşkünlüğünü, açık sözlülüğünü, kadınları sevişini, kıvrak zekasını, en sevdiklerine karşı bile ketum kalabilmesini..kafası bozuklar kafasını bozduğunda bambaşka bir insana dönüşürken, bir zeka küpünün aynı renkteki yüzlerini bir araya getirme çabası içinde hissettirdi bana kendimi. Bir devam kitabı havasında, heyecanla son buldu. Yazar @necatigoksel in okuduğum 5. kitabı sanırım..ve okuyucusunu şaşırtmayı sevdiğini düşünüyorum artık :) Polisiye seviyorsanız, okumalısınız..Seversiniz..Tavsiyemdir!
Ayaz kitabın kahramanı... Gamsız ve bela paratoneri. Enteresan bir karaktere sahip ve okuyucunun dikkatini çekmeyi fazlasıyla başarıyor. Yerli polisiye türünde okunabilecek güzel bir kitap.
“Bazen yanlışla doğru öylesine yer değiştiriyor ki, yerini bulamayan vicdan boşlukta sallanıp duruyor.”
Bir cinayeti yazmak isteyen Metin Kara Ege kıyılarında bir sahil kasabasına gider. Sonbaharın yürürken, birdenbire karmaşık bir entrika ve derin ilişkiler olayının icinde bulur kendisini.
Bu karanlık ve kötü karmaşanın içinden çıkmayı kendi zekâsıyla bulmak zorundadır. Çünkü insanlar maskelerle dolaşmaktadır.
Gece gündüz, dur duraksız bir koşturmaca başlar. Sevgilisi Selinay, tanıştığından beri kimsesizliğine merhem, çaresizliğine çare olmuştur. Karanlığın kalbine doğru ilerlerken hayatı çirkinlikten kurtaran yegâne şey sevdiği kadının varlığıdır.
Bir gerilim, polisiye ve macera öyküsünden öte hayata dair sorgulamalarla dolu bu roman nefes nefese bir heyecan, bir aşk ve duygusallık içeriyor.
“Bu dünyada mucizevi insanlar var. Bu dünyayı, bu hayatı yaşıyor ama kirlenmiyorlar. Yağmurda yürüyor ama ıslanmıyorlar.
Kınalı Peygamber hepinizi düşündürtecek
1400'lülerin başlarına yakın bir dönemde geçen kurguda, Halepli Müslüman bir tüccarın oğluyken, korsanlarca kaçırılıp İtalya'da satılarak vaftiz edilmişti Kutay. Efendisi bir saatçiydi ve Kutay kısa sürede ustasının sağ kolu olmuştu. Bir gün uyandığında anlam veremediği fiziksel bir değişiklikle uyandı ve bu gizem onu başka yurtlara gitmesine
Orhan ve Klara'nın hikayesi anlatılıyor Orhan, İstanbul'da mimarlık okuyan zeki yakışıklı ve hayalleri olan bir genç ailesi Almanya da yaşıyor yaz tatilinde tatil için ailesinin yanına 3 aylığına gidiyor Klara ise, Alman asıllı mimarlık okuyan güzel bir kız.. Orhan ile tanıştıklarında ikisi de çok benzer yönleri olduklarını anlıyorlar, birbirlerine delicesine aşık oluyorlar. Orhan Türkiye'ye dönmeden önce Klara'ya evlenme teklifi ediyor ve nişanlanıyorlar. Her gün mektuplaşan çift yılbaşından sonra Klara Orhan'dan hiç mektup alamaz oluyor ve Orhan'ın babası ile Türkiye'ye gelip Orhan'ı arayıp bulmaya çalışıyorlar uzun bir arayıştan sonra Orhan'ı bir hastane de buluyorlar. Şimdiden herkese iyi okumalar..
Sarmaş dolaş iki gencin etrafından kalabalıklar süzüldü. Düşünceli yüzler, imrenen bakışlar, tebessümle bir mutluluğa ortak olan insanlar... Zaman, sesler, bulutlar, güneşin ışıkları, şehrin homurtusu, havada süzülürken ciyaklayan ama sesini duyuramayan kuşlar… Gökyüzünden bakan ve tüm ruhları aynı anda okuyan birinin bakışından geçer gibi aktı gitti. Hayallerim Senin Olsun, aşkın ve aşkınlığın romanı..
Hayat Askıda ilk başta hüzünlü bir aşk romanı gibi algılansa da aslında polisiye, macera ve aşk türlerinin bir arada olduğu oldukça ilginç ve çok da güzel bir roman. Hüzünlendirdiği yerler olsa da ilginç de bir mizah anlayışı eklemiş yazar kitaba . Necati Göksel'in yalın ve sade bir anlatımı var. Aynı zamanda çok da samimi ve güler yüzlü bir kişiliğe sahiptir yazarların samimi olanı ayrı bir kıymetlidir. Yazar gizemi de oldukça seviyor bu yüzden romanda sürekli bir kargaşa halini yansıtmakta olsa da gayet güzel bir dil ile kaleme almış olması okuyucuyu kendine bağlıyor. Kitabı okurken kendinizi bir sinema senaryosu için de de bulabilirsiniz. Dilerim bi tarz polisiye macara romanları ülkemizde daha çok artar.
Eser okuduğum polisiye romanlar arasında farklı kurgusu, arada yapmış olduğu mizahi anlatımı ve birbirinden farklı özellikteki karakterleriyle dikkatim çekmeyi başardı. Ana karakterin yani Ayaz’ın karşılaştığı her türlü olumlu veya olumsuz durumlarda mümkün mertebe sakinliğini koruyarak olayları kendi lehine çevirmesi beni benden aldı adeta.
Sadece olumsuz diyebileceğim yanı kitabın sonunun olmaması diyebilirim. Ancak buradaya yazar belki de ikinci bir kitap yani devamını düşünüyor olabilir yada sonunu okuyucunun tamamlamasını istemiştir ki burada da açıkcası benim aklıma Dolares’ten daha farklı bir aksiyon gelebileceğini beklediğimi de belirtmem gerek.
Dikkat spoiler içerir.
Metin adında bir reklam yazarı, işsiz kalmış ve bunalıma girmiştir. Bir gün kendisini bir süre terk ettikten sonra geri dönen sevgilisi Deniz ona bir iş bulur. Orhan adında bir adamın yanına giden Metin, Orhan'ın çalıştığı holdingin veliahtı olan Ali Hanay'ı takip etme görevi alır. Daha önceden deli Salih denen bir mucitin hayat hikayesini yazmak isteyen Metin, parasız kaldığı için bu görevi kabul eder ve şöförlüğü olmadığı için yanına Erdal diye bir şöför alan Metin, Ali'yi takip etmeye başlar. Gittiği otelde okul zamanından aşkı olan Selinay ile karşılaşan Metin duygusal olarak karmaşık bir duruma kapılır. Bu arada Ali'nin görüştüğü bazı adamlar uyuşturucu işindedir ve Metin bir kaç kez ölüm tehlikesi atlatır. Bu arada önce deli Salih'e sığınan, sonra da arabasına aldığı ve sonradan hırsız olduğunu öğrendiği Selahattin'e sığınan ekip iyice zora düşmüştür. Deniz'den şüphelenmeye başlayan Metin, Orhan'ın kendisini öldürmek istediğini düşünür. Ali ile görüşüp orta yol bulmaya çalışan Metin, Selinay ile yakınlaşır. Sonradan büyük bir şok ile karşılaşır. Deniz sandığı gibi Orhan ile değil, beklenmedik bir isim ile beraberdir ve plan Ali'ye benzediği için Metin'in öldürülüp, Ali'nin para ile beraber ortadan kaybolmasıdır. Acaba Metin ve ekibi, bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Selinay ile bir geleceği olacak mıdır? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Yerli Polisiye
Bir arkadaş başka bir mecrada demiş ki, "Bir kitap okudun, etkilendin. Bahset bundan, taniyorsan yazarina da söyle. Söylemek yetmez, iki satir yaz bunu bir yerde, duysun okusun insanlar, metin hak ettiği okura kavuşsun. Bu işin hakkı budur." Ben de işin hakkını vermek amacıyla Türk Polisiye Okuma Turu ilk kitabi olan #kafambozuk hakkında iki kelam etmek istiyorum.
Kafam Bozuk, okuduğum dördüncü @necatigoksel kitabi. Metin Kara Dizisi'nden daha önce okuduğum Hayat Askıda ve Gece Gündüz gibi bu romanda da Necati ağabeyin toplumsal yapımız üzerine sert eleştirilerini, insanlar hakkındaki net tespitlerini okuyoruz. Normalde kurgu romanlarda, hele hele polisiyede felsefe yapılmasına, (tam nasıl deniyor bilemiyorum) aforizma gibi kısa tespit metinleriyle olgular hakkında çok şey anlatılmasına uyuz olan ben ( sanırım kendim beceremediğimden) Necati Ağabeyin bu üslubunu hep beğenmişimdir.
Ukala komisere daha ilk kitaptan ayar olduğum da doğrudur, ancak sürükleyici kurgusu, güncel yaşantımız ve toplumsal halimiz hakkındaki net gözlemleri, kadın-erkek ilişkisi hakkındaki sağlam tüyoları ile Kafam Bozuk, iyi bir polisiye.
Kitabın giriş kısmı çok heyecanlıydı. Üç farklı olay örgüsü kitabın sonlarına doğru bağlanıyor. Fakat biraz karışık bir şekilde. Olaylar bağlanırken maalesef işler biraz karışmış.
Kitabın kahramanları bir sebepten ötürü (spoiler olmasın) adaleti kendi kendilerine sağlamaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de kendi mantık çerçevelerinde haklılar. Ama bazı yerler o kadar saçma geldi ki sonlarına doğru sıkıldığımı hissettim.
Kitap kendini okutuyor öyle çok sıkıcı değil. Yazarın bazen konuyu dağıtması özellikle en heyecanlı yerlerde saçma bilgiler vermesi bence acemilikten. Ha bir de sonunu bağlamamış yada bağlayamamış onu da bize yıkmaya çalışmış. Ve şunu da eklemek zorundayım. Hayatın bile sonu varken kitabın da sonu olmalı...
Orhan ve Klara'nın hikayesi anlatılıyor
Orhan, İstanbul'da mimarlık okuyan zeki yakışıklı ve hayalleri olan bir genç ailesi Almanya da yaşıyor yaz tatilinde tatil için ailesinin yanına 3 aylığına gidiyor
Klara ise, Alman asıllı mimarlık okuyan güzel bir kız .. Orhan ile tanıştıklarında ikisi de çok benzer yönleri olduklarını anlıyorlar, birbirlerine delicesine aşık oluyorlar. Orhan Türkiye'ye dönmeden önce Klara'ya evlenme teklifi ediyor ve nişanlanıyorlar.
Her gün mektuplaşan çift yılbaşından sonra Klara Orhan'dan hiç mektup alamaz oluyor ve Orhan'ın babası ile Türkiye'ye gelip Orhan'ı arayıp bulmaya çalışıyorlar uzun bir arayıştan sonra Orhan'ı bir hastane de buluyorlar
Devamını size bırakıyorum.
İyi okumalar..
"Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır."
- Konfüçyüs
Yukarıdakine sığınıp, bir dinin avutucu kollarına kendimi bırakabilirim. Çaresiz kaldığım yerde ‘Tanrı en iyisini bilir’ diye kendimi tevekküle atabilirim. Yanıtların yetmediği yerde çağdaş düşüncelerden ilham alan yeni bir inanç, yeni bir anlayış yaratabilirim. Fakat hayatın bittiği yere gitmedim ve oradan gelmedim ben! Gördüğüm tek şey, bildiğim tek şey, elimdeki tek şey bu hayattır. Bu hayattaki seçimlerim benimdir. Seçimlerimin mesuliyeti de öyle. Onu yaşamalıyım. Bunu elimden almaya kimsenin hakkı yok. Elimden almaya kalkan olursa o benim düşmanımdır. Düşman varsa savaşmalıyız! İçimizdeki huzursuzluğu yenmek için, yenemezsek bile kovalamak için bu yolu seçmeliyiz. Seçimimizi bilerek yapıyoruz. Seçimini yapan, onun mesuliyetini de seçiyor demektir!
Kendi başına iyi veya kötü diye bir şey yoktur, bunu düşüncelerimiz yapar.
- W. Shakespeare