Feryadım düğümlenirse eğer boğazımda ve eğer duyarsanız yine de bilin ki bu feryat hem sizin derdinizedir hem kendiminkine.
feryat ediyorum !
FERYAT EDİYORUM !
"İnsanların artık hiçbir zaman insanca olamayacağına artık inanıyor musun? Binlerce devrim olacak ve geçip gidecek. Ama insanın asil doğası hic değismeden kalacak."
"Yeteri kadar yiyecek, gün giysi ile bir arslan ya da bir kartal gibi dağlarda ve ormanlarda dolaşmak ya da kuşlar gibi su kıyılarında şakımak ve sonra da içinden geldigi gibi, kendinden geçmişçesine yazmak.. İşte, hayatın gerçek
anlamı budur."
"Sonsuzca mutsuzum. Günlerce kimseyi görmediğim oluyor. Kendimle aramdaki kapıyı kapadım. Depresyondan kurtulamyorum. İnzivadayken pişmanlık dugusu daha sık yokluyor beni. Sanki göğsümden ağaçlar boy veriyor. Serçeler ve toygarlar kafatasımın içinde şarkılar söylüyor. Yazmak benim için bir zorunluluk ama çok ender şiir yazabiliyorum.
ne bir bitki vardır,
ne güneşin hayasızca kavurduğu taşlar üzerinde bir esinti
ne de bu yerde ve bu zamanda bir şey gönül çelicidir artık...
hissediyor ki, umutlan ateşli,
ve sabahları aydınlık görünse de
kuşların arzuları
tıpkı kendisi gibi duman karasıdır
-geçip giden her ânın ayrı bir hikâye dokuduğu bu yerde-
suskunluğu ne zaman bozulacak?
bu fesat topraktan ari bir yıldız
vermeyecek mi aydınlığını
bu zifiri geceye?
hayır, ölmedi o, varoluşun gizli evinden
doğrulmak istiyor
sesleniyor, daha verimli kılalım diye hayatlarımızı
tatlı sözler söylemeye devam ediyor
bu bulanık, merhametsiz irmağı
halkça sözleriyle seyreltiyor