8.5/10
7 Kişi
17
Okunma
6
Beğeni
1.615
Görüntülenme

En Beğenilen Rahmi Apak Gönderileri

En Beğenilen Rahmi Apak kitaplarını, en beğenilen Rahmi Apak sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Rahmi Apak yazarlarını, en beğenilen Rahmi Apak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
284 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Kitap gerçekten mükemmel bir eser Subay tarafindan geçmişten başlayıp kendi anılarını kaleme almış olması ve aynı zamnda bu anılarn hem komik,eğlenceli ve yer yer hüzünlü tarafları insani kitaba bağlıyor
Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları
Yetmişlik Bir Subayın HatıralarıRahmi Apak · Türk Tarih Kurumu · 198813 okunma
Biz mebusuz
İnegöl'e dönünce bana şöyle, zevkli bir hikaye anlattılar. Bölüğün erleri arasına dağılmış olan bu saylavlar, giyim, kuşam mükemmelliği, silah ve cephane bolluğu bakımından mehmetçiklerin dikkatini çektiğinden, muharebe esnasında mehmetçiklerden birisi, mebuslardan birisine: "Hemşeri siz kimsiniz, nerelisiniz, nereden geldiniz?" diye sormuş. Saylav arkadaşımız da: "Hemşeri biz gönüllü geldik, biz mebusuz" demiş. Bu sözden birşey anlamayan mehmetçik: "Ya, siz hangi mahpustan çıktınız?" diye tekrarlamış. Kırk yıldan, 1876'dan beri kullanılan bu mebus kelimesinin manasını halk öğrenememiş demek
Reklam
Ayıcı Arifin sigara tiryakisi ayısı
Bir gün, öğle zamanı Pazarcık'ta dolaşırken ayıya yaklaştım. İçmekte olduğum sigaranın dumanını ayının bumuna üfledim. Ayı sigara dumanından kaçmadı. Burnunu dumana yaklaştırarak koklamaya ve bir rahavet homurtusu yapmaya başladı. Hayret ettim. Kırk yıllık tiryaki gibi sigara dumanından zevk alıyordu. Tekrar üfledim, tekrar zevklendi ve üçüncü defa üflerken ayı birdenbire yüzüme bir şamar attı, fakat atik davrandığımdan şamarı boşa gitti. Bu esnada, Arif Bey'in yaklaşmakta olduğunu görünce: "Kumandanım senin ayı sigara tiryakisi, sigara dumanından çok haz ediyor" dedim. Bu sözüm üzerine Arif Bey bir sigara yaktı ve ayıya yaklaştı. Ben, ne olur ne olmaz diyerek ayrıldım ve büroma gittim. Yarım saat sonra Arif Bey yüzü gözü sarılı olarak odama geldi: ''Hayrola kumandanım, geçmiş olsun, yüzünüze ne oldu?" deyince Arif bey küskün küskün: "Evet senin marifetin, hani ayı sigara dumanından haz ederdi? İkinci defa nefesi üflediğim zaman suratıma öyle bir şamar attı ki yüzümü gözümü yırttı" dedi.
Fahreddin Paşa
Burada yazmaksızın geçemeyeceğim iki zattan bahsedeceğim. Birisi Şeyhülislam Hayri Efendi'dir. İngilizler, onu yoklamaya çıkmak mecburiyetinden istisna etmişlerdi. Diğeri ise Medine müdafaasında esir olan Fahri Paşa' dır. Yoklamaya çıkmayı reddetti. Kendisini zorla oraya götürmek isteyen İngiliz subayına da göğsünü açarak: "İtaat etmiyorum, geliniz, süngülerinizi batırınız" diye bağırdı. Bu kahraman General yoklamaya çıkarılamadı.
Balkanlar 1912 Halk, kendi kasabalarının civarında düşmanla harp edilmesinden çok ürküyordu. Üsküp'te, Kalkandelen'de ve diğer kasabalarda dahi halkın ileri gelenleri çekilmekte olan kıta kumandanlarına başvurarak kendi kasa­balarında istirahat edilmeksizin yola devam edilmesini talep etmişlerdir. Buna hayret edilmemelidir. Biz, su katılmamış Türklerle meskun olan ba­zı Anadolu kasabalarında dahi, İstiklal Savaşı esnasında, çekilen kıtalarımı­zın derhal uzaklaşmasını isteyen, Yunan Ordusunu karşılamak için Rum papazının etrafında toplanıp Yunan kumandanına ekmek ve tuz götüren eşrafı da gördük. Bereket versin ki bunlar azınlıkta kaldılar ve vatansever Türkler bu bozgunculara üstün geldiler.
Biraz da Edirne'deki tekkelerden ve tarikatlardan bahsedeyim. Edirne' de; Mevlevi, Nakşibendi, Kadiri Rufai, Sadi v.s. gibi tarikatlar ve bunların tekkeleri vardı. Bizim oturduğumuz Karanfiloğlu mahallesinde bir Sadi tekkesi vardı ki, ben bile bunun müritlerindenim. Haftada bir kere mürit­ler toplanır, şeyh ortaya oturur, kasideler okunur, sonra zikre başlanırdı. Zikreden dervişler ALLAH ALLAH diye cuşuhuruşa gelirler, ağızları sal­ ya köpükleri ile dolar, cezbeye gelirler ve nihayet kendilerini fırlatıp semahane denilen ibadet salonunun ortasına atılırlar ve kaskatı kesilirler. Sonra şeyh efendi yavaş yavaş kalkarak bu baygınların yanlarına gider, kulakla­rına birşeyler söyleyerek veya okuyarak bunları ayıltır. Biz de bu pando­mimayı seyrederdik. İşte bizim nesil, böyle geri, kısır ve manasız bir muhitte doğdu ve büyüdü.
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.