8.5/10
7 Kişi
17
Okunma
6
Beğeni
1.617
Görüntülenme

Rahmi Apak Gönderileri

Rahmi Apak kitaplarını, Rahmi Apak sözleri ve alıntılarını, Rahmi Apak yazarlarını, Rahmi Apak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1887 Babaeski Benim doğduğum kasabada, yemekte çatal ve bıçak kullanan, gecele­yin bir karyola üzerinde uyuyan, evinde sandalye bulunduran tek bir Türk ailesini çocukluğumda hatırlamıyorum. Fakat, rakı ve şarap içen, komşusunu aldatan, hırsızlık eden, yalan söyleyen, büyüklere ve yaşlılara saygısızlık gösteren Türkler de parmakla gösterilecek kadar azdı.
Demircilik Ermenilerin mandıracılık Yahudilerin, eczacılık Rumların ve Ermenilerin, hekimlik ve bilhassa dişçilik ve büyükşehirlerde berberlik, değirmencilik, kunduracılık, balıkçılık, sarraflık ve bankacılık dahi bu azınlıkların ellerinde idi. Hasılı nerde kolay ve bol para kazanılırsa orasını onlar tutmuşlardı.
Reklam
Türkiye'de para akan yerleri hep azınlıklar tuttuğundan bu vatandaş­lar zengin olmuşlar ve medeni bir yaşayışa girmişlerdi.
Dizi olmayan Abdülhamid dönemi
“Türk polisi, bir yabancı vapura kara sularımızda bile giremezdi. İstanbul''dan kaçmak isteyenler, bir cani bile olsa, bir yabancı vapura kapağı attığında hükümet bunu vapurdan alamazdı… Beyoğlu''nda dükkân ve mağazaların tabelaları Fransızca idi… Demiryollarında resmi dil Fransızca idi. İşte, kendi öz yurdumuzda gördüğümüz bu aşağılık manzara yüreğimizi yakıyordu…”
Biz mebusuz
İnegöl'e dönünce bana şöyle, zevkli bir hikaye anlattılar. Bölüğün erleri arasına dağılmış olan bu saylavlar, giyim, kuşam mükemmelliği, silah ve cephane bolluğu bakımından mehmetçiklerin dikkatini çektiğinden, muharebe esnasında mehmetçiklerden birisi, mebuslardan birisine: "Hemşeri siz kimsiniz, nerelisiniz, nereden geldiniz?" diye sormuş. Saylav arkadaşımız da: "Hemşeri biz gönüllü geldik, biz mebusuz" demiş. Bu sözden birşey anlamayan mehmetçik: "Ya, siz hangi mahpustan çıktınız?" diye tekrarlamış. Kırk yıldan, 1876'dan beri kullanılan bu mebus kelimesinin manasını halk öğrenememiş demek
Ayıcı Arifin sigara tiryakisi ayısı
Bir gün, öğle zamanı Pazarcık'ta dolaşırken ayıya yaklaştım. İçmekte olduğum sigaranın dumanını ayının bumuna üfledim. Ayı sigara dumanından kaçmadı. Burnunu dumana yaklaştırarak koklamaya ve bir rahavet homurtusu yapmaya başladı. Hayret ettim. Kırk yıllık tiryaki gibi sigara dumanından zevk alıyordu. Tekrar üfledim, tekrar zevklendi ve üçüncü defa üflerken ayı birdenbire yüzüme bir şamar attı, fakat atik davrandığımdan şamarı boşa gitti. Bu esnada, Arif Bey'in yaklaşmakta olduğunu görünce: "Kumandanım senin ayı sigara tiryakisi, sigara dumanından çok haz ediyor" dedim. Bu sözüm üzerine Arif Bey bir sigara yaktı ve ayıya yaklaştı. Ben, ne olur ne olmaz diyerek ayrıldım ve büroma gittim. Yarım saat sonra Arif Bey yüzü gözü sarılı olarak odama geldi: ''Hayrola kumandanım, geçmiş olsun, yüzünüze ne oldu?" deyince Arif bey küskün küskün: "Evet senin marifetin, hani ayı sigara dumanından haz ederdi? İkinci defa nefesi üflediğim zaman suratıma öyle bir şamar attı ki yüzümü gözümü yırttı" dedi.
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.