Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ramazan Çeper

Ramazan ÇeperSömürgeciliğin Psikopatolojisi yazarı
Yazar
9.6/10
17 Kişi
80
Okunma
8
Beğeni
2.901
Görüntülenme

Ramazan Çeper Gönderileri

Ramazan Çeper kitaplarını, Ramazan Çeper sözleri ve alıntılarını, Ramazan Çeper yazarlarını, Ramazan Çeper yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ziryan im.
Dem, mirinê reşand jiyanên me di Cotmehek Çileyî de.
Ramazan Çeper
Ramazan Çeper
"Sömürgecilik ve faşizmin dünyadaki bütün uygulamalarında fikir ve irade sahibi özneyi yok etmeye odaklanır."
Reklam
Kapitalizm, günlük olarak güvensizlik yayan ve "babana bile güvenmeyeksin" türü paranoya seviyesindeki saplantılarla kişinin şüpheci helezonlardan fiktif kurgulara, hayali tasarımlara ve mitomani marazına saplanmasına neden olur.
Baronların cirit attığı yerdir aynı zamanda. (çürüme)
''Sömürgeler sömürgecilerin sadece üretim çiftlikleri değil, uyuşturucu ticaretinin de merkezi sahalarıdır.''
Alfred Adler madalyonun diğer yüzünü oluşturan korku psikolojisini açıklar: "Korkak biri kendinden güçsüz kişiler arasında büyüklenerek davransa yada başkaları tarafından kollanıp gözetildiği için cesur görünse bile, her zaman bir korkak olarak kalır. Korkaklığından evinin kapısına üç kilit birden vurur belki, çevresine polis köpekleri ve çeşitli tuzaklar yerleştirir, beri yandan korku diye bir şey bilmediğini ileri sürer. Kimse de kalkıp ondaki korkunun varlığının kanıtlayamaz; ama böyle kişilerin kendilerini korumak amacıyla harcadıkları çaba, karakterlerindeki korkaklığı yeterince açığa vurur. "
Artık kitapla değil, Usa demokrasisi ve para ile geliyorlar.
"Bizim kitaba ve gökyüzüne bakmayı telkin etti. Biz mutluluğu gökyüzünde ararken, o çoktan altımızdaki toprağı almıştı. Bizim elimizde onun eseri olan kitap, onun elinde torağımız kaldı."
Reklam
"Her sömürgecilik faşist eğilim tohumunu bünyesinde taşır."
Frantz Fanon "Sömürgecilik, kendi omuzları üzerinde başkalarının kafalarını taşımaya-gezdirmeye razı olmaktır" der. Bu rıza imalatı bireyi, kendi değerleriyle alay edilirken kıs kıs gülmeye, Kürtlüğü bön, salakça ifadelerle sunulurken, şivesi taklit edilip ironi konusu yapılırken, Bilo- Hamo-Miho-gibi "kafalık" isimlerle sinema alanında değerlerine hakaret edilirken kahkahalarla izlemeye kader vardırdı. Şüphesiz ki sergilenen şey ne edebiyattı, ne sinemaydı, ne de sanatsal değerler klasmanından sayılırdı. Yazılan-çizilen, sunuma konulan şey bir sömürgecilik uygulamasıydı ve herşey Makyavelist bir cüretkarlıkla bunun hizmetine dejenere etmek amacıyla özelikle edebiyat, sinema ve medya alanında "töre" ve "gelenek"lere o kadar saldırdılar ki hala Kürdistan'da gerçekleşen bütün kriminal vakaları, "töre" ve "gelenek" üzerinden sunmaya alıştırılmış bir zihniyet söz konusu. "Töre" ve gelenek" ağızlarındaki emzik gibi her kriminal vakada emilip duruldu. "Şalvarlı Kürt", "çarıklı Kürt" tabirlerinin edebiyatta kullanılması yine aynı saldırı tazyikinin bir parçasıdır.
Sayfa 184Kitabı okudu
Korkunun hakim olduğu rejimlerde, sessizlik hüküm sürer. Korku ve şiddet duygusu hem sadistin tatmin aradığı bir eşik, hem de yöneldiği kişileri susturma aracı olarak kullanılır.
Sayfa 127Kitabı okudu
Sosyal ve reel medya sadizmi rutin bir görsel sunum haline getirerek olağanlaştırır, günlük yaşamın bir parçası haline getirir. Sadece filmler ve dizilerde değil, eğlence programlarından boş zaman öldürmek için hazırlanmış paket programlara kadar, her şeyin bir savaş psikolojisiyle sunulması bir zihin iğfali olduğu kadar, sadizmin maksimize edilerek sunulmasıdır da. Rehinelerin boğazının kameralar eşliğinde kesilmesi, işkence görüntülerinin böbürlenme malzemesi olarak görsele aktarımı, sadizmin amuda kalkmış şiddet halinin görüntü ve haber olarak sosyal medyaya servis edilmesi bu işin görselleştirilmesidir. Olan bitenin bir oyun gibi sunulduğu günümüz gösteri toplumunda büyük trajediler bile insanlar tarafından bir eğlence aracı olarak görülüyor. Bu, toplumun aynası ve göstergesidir aynı zamanda.
Reklam
İnsanda benzersiz olan yön, öldürme ve işkence etme tepileriyle yönlendirilebilmesi, böyle yapmaktan da büyük haz duymasıdır; insan biyolojik olsun, ekonomik olsun, hiçbir akla yatar kazancı olmaksızın kendi türünü öldüren ve yıkan bir varlık olabilen tek hayvandır (...) Anımsayacak olursak, kıyıcı saldırganlık yalnızca insana özgüdür ve hayvan içgüdüsünden türememiştir. İnsanın fizyolojik yönden yaşamını sürdürmesine hizmet etmez; yine de onun zihinsel işleyişinin önemli bir parçasıdır. Bazı bireylerde ve kültürlerde ağırlık taşımakla birlikte, bazı kültürlerde de başat ve güçlü olan tutkulardan birisidir."
Sınıflı toplum tarihi mutlak denetim ve aşağılama yöntemlerinin işkence, kıyım ve kölelik olarak uygulandığı sadizmin kayıt tarihidir. İktidarların cezalandırma yetkisi tanrısal öcün anlatımıdır. Lut Kavmi gibi "kökünü kurutma" yöntemleri itaat etmeme suçunu işleyenlerin tanrının gazabına nasıl uğradığının anlatımıysa, ilahi güce öykünen devlet de itaatsizlik suçunu işleyen halklara aynı şekilde "kök kurutma" seferleriyle işgal, talan ve yıkım seferleri düzenleyerek kitlesel zalimlik, işkence ve yok etme gösterileriyle görsel bir sadizm türünü ortaya çıkarır.
Referandum sürecinde ırkçı nefrete haklılık kazandırmak için "Yahudi asıllı Barzani" diyerek anti semitizmi körükleyen ve anti semitizm üzerinden nefret suçuna haklılık giydirmeye çalışanlar, dün burada hak talebinde bulunan Kürde de "Ermeni dölü" diyerek Ermeni düşmanlığıyla kitlesel şiddeti amuda kaldırıyor ve aynı şekilde Ermeni düşmanlığıyla nefret suçuna meşruiyet kılıfı giydirmeye çalışıyorlardı.
Şovenizim bir toplumssal histeridir. Bu histeriye sahip yığınların karakteristik özellikleri, devlete karşı itaatkâr, toplumsal değer ve duyarlılıklara karşı ise öfkeli agresif ve saldırgan olmalarıdır. Nevrotik obsesyon burada da rutindir. Güçsüzlüklerini devletin gücüyle telafi etmeye çalışanlar. Canavarlığın gölgesinde yaşamayı tercih eden, medeni cesaretten yoksun olanlardır. Güçlü olanın yanında yer almak varoluşlarının motoru haline gelmiştir. Çünkü saldırganla özleşleşmek duyduğu derin utancı hafifletiyor. Aslı Aydıntaşbaş bu histeriyi "çürüme..." adlı bir yazısında çözümlerken bu güruhun insanda yarattığı tiksinti duygularının nedenini şu cümlelerle özetler:"... Aslında beklentilerimiz yüksek değil (...) sadece bu kadar heyecanla cellatlığa soyunmaları, giyotinin etrafında heyecanla bekleşen kalabalıklar gibi neşeli hâlleri, insanı tiksindiriyor."
Sayfa 63 - Name yayınlarıKitabı okudu
Ulus devlet kendine kurgusal bir tarih, sanal kahramanlık destanları ve egemen ulus megalomanisini sürekli besleyen fiktiv bir şecere oluştururken, farklı kültür ve kimlikleri özgüven bunalımıyla mecalsiz bırakıp kendini sadece egemen kimlik içerisinde vadedebileceği, aksi halde yok hükmünde olacağı, kendi ontolojik gerçeğini bile ispat edemeyeceği algısını oluşturur.
333 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.