Türkiye, geri bırakılmıştı. Yıldızı dünden söndürülmüştü. Halbuki geçmişi, potansiyeli, stratejik konumu, tarihi derinliği, enerjiye köprü oluşu itibarıyla, hem dem güneşle yıkanması gereken Türkiye, ne yazık ki, mazot ve çay, şeker kuyruğuna mahkum edilmişti.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun isyanı bunaydı.
Biçilmiş elbise, bize göre değil diyordu. Böyle geldi ama böyle gitmemeli diye itiraz ediyordu.