Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Salim Öğüt

Salim ÖğütModern Düşüncenin Kur'an Anlayışı yazarı
Yazar
8.8/10
8 Kişi
38
Okunma
9
Beğeni
1.179
Görüntülenme

En Eski Salim Öğüt Sözleri ve Alıntıları

En Eski Salim Öğüt sözleri ve alıntılarını, en eski Salim Öğüt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nedir?
Kur'an-ı Kerim'e "tarihsel bir metin" demekle,O'nu "Çöl kanunu" diye nitelemek arasındaki -üslüp dışında- gerçek fark nedir?
Sayfa 270Kitabı okudu
Modern dünya hür olmayı, yani özgürlüğü, bütün içgüdülerin serbest bırakılması olarak anlamakta ve tanımlamaktadır. Buna göre içgüdülerin insanı sürüklediği her istikamete doğru savrulabilmek, özgürlüktür. Başka bir ifade ile salgı bezlerinin emrine amade bir yaşam biçimi özgürlüğün ete kemiğe bürünmüş şeklidir. Ahlaki ve dini telakkide ise hür olmak, yani özgürlük, içgüdülerini dizginleyebilmek, frenleyebilmek, yani kontrol edebilmektir. Bir başka ifade ile salgı bezlerini denetleyebilmektir. Buna göre hür insan şehvetlerine ram olan değil duygularını irade gücüyle sevk ve idare eden insandır.
Reklam
İnsan, "taraf" olduğu konularda âdil olamaz...Bu yüzden de bütün hukuk sistemlerinde birinci derecede akrabalar birbirine şahit olamazlar.
Modern insan kendisini ”sahip olma ve hükmetme” psikolojisine öylesine şartlandırılmıştır ki, maddi-manevi hiçbir alam bu anlayışın dışında görmemektedir. Bir başka ifadeyle, dünyevi olduğu kadar dinî alana da hükmetme, o alanı da düzenleme hevesine kapılmıştır. Bu konuda bu güne kadar bilinen klasik kalıplar parçalanmış, daha önce hiç görülmemiş, düşünülmemiş belki de hiç tasavvur bile edilmemiş olan yeni bir zihniyet gelişmiştir ki o da şudur: Modern insan her şeye sahip olma hırsı ile donatılmıştır. Onun lügatinde ”yok” yoktur. Zira onun cenneti ”yeryüzü"dür. Bu sebeple bu dünyayı cennetleştirmek mecburiyetindedir. Dolayısıyla kutsal kitapların cennet tasvirlerine öykünerek yeni bir dünya kurmaya çalışmaktadır. Ne var ki bu âlem, sonlu ve sınırlı bir âlemdir. Kendisi sonlu ve sınırlı olduğu gibi, sahip olduğu imkânlar da böyledir. Fakat modern insan tipinin yarattığı yeni tasavvur biçimiyle bu hakikatin üstü örtülerek, aksi tezler öne sürülmekte ve modern insana, dilediği her şeye sahip olabileceği öğütlenmekte, hatta bu yönde duyguları kamçılanarak kışkırtılmaktadır.
’Hülasa insanın müdahil olduğu her konuda ihtilafın bulunması, eşyanın tabiatındandır; engellenemez. Ayrıca engellenmesi de gerekmez. Çünkü ilim, düşünce ve sanat alanlarındaki gelışmeler hep bu ihtilafların sonucudur. Yani Bu durum sadece bir zenginlik sebebidir. Yeter ki liyakat ve ehliyet sahibi olmayan kimseler hadlerini bilsinler ve uzman
Dost, gerçek dost, her zaman sırt sıvazlayan, nabza göre şerbet veren, gönül okşayan değildir. Karşısındaki insan bu davranışları hak edecek faaliyetlerde bulunmuşsa, sırtını sıvazlayarak, gönlünü hoşnud ederek tebrik ve teşekkürlerini bildirir. Ancak gerçek dost, yanlış yapan dostunu onaylamaz; önce onu uyarır, sonra uyarısının şiddetini
Reklam
Müellif diyor ki: "Manayı dışlayan maddecilik ne kadar tehlikeliyse, maddeyi dışlayan maneviyatçılık da o ölçüde tehlikelidir. Dünyaperestlik insana ne kadar zararlı ise, ahiretperestlik de öyledir. Dine kafa tutan bilimcilik ne ifade ediyorsa, bilimi dışlayan dincilik de onu ifade eder."138 Bu tür cümleler, sadece dengeyi sağlama
"Seven sevdiğine itâtkardır” hikmetinde de ifade edildiği üzere, modern insanın, her değer gibi içini boşalttığı için adını çok sık anmadığım sevgi, aslında insanoğlunun en has, en asil, en temiz duygusudur. Gerçek sevgi sevdiğinde fani olmaktır. İlkokul öğrencisi iken sabahları içtiğimiz okul andımızda ”varlığım varlığına armağan olsun”
Sayfa 100Kitabı okudu
Sakal bırakmak ve sakalı savunmak nasıl bir zihniyet meselesi ise, sakalı kesmek ve sakal karşıtı bir söylem geliştirmek de bir zihniyet meselesidir. Sağ elle yemek nasıl bir zihniyeti ele veriyorsa, sol elle yemek de öyledir. Topuğuna kadar örtünmek nasıl bir zihniyetten kaynaklanıyorsa, dizkapağına veya daha yukarısına kadar açmak da yine bir zihniyetin neticesidir. Ne var ki sermaye ve medya gücünü elinde bulunduranlar, topuğuna kadar örtünmeyi ideolojik bularak periferiye/çevreye gönderirken, diz kapağına veya daha yukarısına kadar açmayı, çağdaş giyim diye merkezde ağırlamaktadırlar. Sakallılık veya sakalsızlık hali, sağ veya sol el ile yeme adetleri de böyledir. Günümüzde önemli davetlerde yemek yemek, neredeyse bir işkenceye dönüşmüştür. Hangi şarabın hangi yemekle alınması gerektiğinden tutunuz da, salata tabağı ne tarafta, tatlı tabağı ne tarafta duracak meselesine, oradan da hangi yemeği hangi çatalla yiyeceğinize kadar hiçbir ayrıntı atlanmadan hazırlanan sofralarda, -hele bir de sürekli değil de, ara sıra bu sofralarda bulunanların -ne işkence yaşadıklarını ancak kendileri bilir, ama ne moderniteye lanet ederler, ne bu sisteme... Ellerinden geldiğince talimatlara uymaya çalışır, beceremedikleri yerlerde kendilerini kınar, bir dahaki sefere daha dikkatli olmak niyetiyle o sofralardan kalkarlar. Yani demem odur ki bütün mesele, olaylara nasıl baktığınızla ilgilidir.
Sayfa 106Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.