kutsal roma imparatoru ii. maximilian'ın sultan iii murat ile yaptığı barış anlaşmasını, maximilian'ın yerine tahta geçen oğlu ii. rudolf adına da onaylatmak üzere konstantinopolis'e giden elçi heyetinin vaizi ve 16. yüzyılın en büyük oryantalistlerinden biri. tübingen'de teoloji eğitimi alan salomon, aynı zamanda kuran-ı kerim'i almancaya çeviren ilk kişidir. tarihimiz açısından, elçilik maiyetindeki anılarını kaleme aldığı ve sultanlar kentine yolculuk adıyla kitap yayınevi tarafından türkçe tercümesi yapılan eser çok önemlidir.
"Nos Romani omnibus hominibus dominamur, nobis autem mulieres." Çiçeron
(Biz Romalılar herkese egemeniz, ama bize de kadınlar egemendir.) İşte Türklerde de durum böyledir.
Alman elçilik heyetinde görevli bir din adaminin Viyana'dan Istanbul"a kadar olan yolculuğu ve İstanbul'da kaldığı dört yil boyunca yaptığı gözlemleri anlatan değerli bir seyahatname. III. Murat'ın saltanatina denk gelen bu seyahatnamede Osmanli memleketmerinin ahvalini, halkın yaşayışlarını, geleneklerini ve başkentteki Osmanlı idaresinin nasil olduğuyla ilgili detaylı bilgi ve gözleme yer verilmiş. Kitabi yayına hazirlayan ve tercumesini yapan kişiler yazarın verdiği teknik bilgiler ve düştüğü bazi yanlışlıklarla ilgili düştükleri dipnotarla kitabi okurların daha iyi anlamasını sağlamışlar. Öte yandan kitap sonuna konan sözlük ve dizin sayesinde kitaptaki bilgiler kolay anlaşılır ve ulaşılır hale gelmiş. Keyifli okumalar...
Alman din adamı Salomon Schweigger'in, 1577 yılında Roma-Germen İmparatorluğunun İstanbul'a gönderdiği elçilikle birlikte Viyana'dan yola çıkarak Budapeşte, Belgrad, Sofya, Filibe ve Edirne üzerinden İstanbul'a yaptığı yolculuğu ve İstanbul'da yaşadığı süreçte yaptığı gözlemler anlatılıyor. Alman bir seyyahın gözünden Osmanlı halkını, dönemin padişahını, saray yaşantısını, devlet yönetim kademelerini okumak farklı bir deneyim oldu. Türklerin o dönemdeki zayıf ve güçlü yönlerini eğip bükmeden direk kaleme almış, zaman zaman Hristiyanlık ve İslamiyet karşılaştırılmış, hatta seyyaha göre Türkler Hristiyanlara Tanrı tarafından verilmiş bir ceza olarak değerlendirilmiş. Türkler olmasaymış Hristiyan toplumlar durmadan birbirleriyle savaşırlar birlik olamazlarmış. 16. yy. Avrupasının gözünden Türkler nasıl görülüyormuş, İstanbul'a geldiğinde nasıl bir halkla karşılaşılmış tüm bunların mukayesesi yapılmış. Bu yapılırken ara ara seyyahın Türklere karşı ön yargısına ve sert ifadelerine de rastlıyoruz.
Benim gibi, hem tarihi bilgiler edinmek isteyip hem de ansiklopedik bilgiler içeren detaylardan sıkılacağını düşünen arkadaşlara önerimdir. Akıcı dili ve sıkmayan bilgileriyle tarihimize komşunun penceresinden bakmak isterseniz tercih sebebidir.