Şamil S. Zagitoviç

Doğu’nun Sönmeyen Yıldızı Hayyam yazarı
Yazar
6.5/10
2 Kişi
15
Okunma
0
Beğeni
418
Görüntülenme

Öne Çıkan Şamil S. Zagitoviç Gönderileri

Öne Çıkan Şamil S. Zagitoviç kitaplarını, öne çıkan Şamil S. Zagitoviç sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Şamil S. Zagitoviç yazarlarını, öne çıkan Şamil S. Zagitoviç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Keyif olsun diye içmiyoruz biz, Zevküsefa değil bizim derdimiz. Geçirmek isteriz bir an kendimizden, Bu zıkkımı sırf bu yüzden içeriz.
Mu’tezililîler, resmi olarak ilk kez halife el-Mütevekkil zamanında hapis cezasına çarptırıldılar ve Sünni ortodoks geleneğe dayalı eski mezhep anlayışı bir kez daha 851 yılında halifelik tarafından resmi mezhep kabul edildi. Ancak, Mu’tezilîler, katı İslam anlayışındakiler için tehlikeli olmaya devam ediyorlardı: en büyük silahları rasyonel felsefenin cephaneliğinden elde ettikleri aklı ve ispata dayalı mantıktı. Hak yolundaki Sünnilerin henüz hazırlamış bir dokunmatik sistemleri mevcut değildir: din adamları eskisi gibi Kur’an’a ve hadisleri danışmakla yetiniyorlardı, ancak dönemin gittikçe daha da fazla araştırmacı bir ruha sahip olan insanları için artık bu yeterli olmuyordu. Yeni dogmatik “ortodoks İslam” sistemine olan ısrarla talep; hem Mu’tezilîler ile, hem de özgür düşünce benimseyen filozoflarla sadece zulüm ve çatışmayla değil, fikir silahıyla da mücadele etme mecburiyetinden doğmuştur.
Reklam
Ben benim işte.
Ömer Hayyam’dan bahsedilen çok sayıdaki edebi eserde onu kâh materyalist, kâh dini bütün bir Müslüman, kâh bir sufi, kâh bir rasyonalist, kâh bir ateist ya da İsmailî olarak adlandırmışlardır. Karmaşık, çelişkili bir insana uygun bir yafta yapıştırmak Tanrı’ya yapıştırmaktan daha kolaydır! Ancak, en karmaşık ve muğlak yaftayı da en yalın insana yapıştırmak daha basittir. Bununla birlikte Hayyam, şunları vurgular: “Ben benim işte. Canın ne isterse söyle. Hayyam kalacağım hep ben. Gerçekten böyle!”
Yine tekrarlayalım: Hayyam’ın şarap hakkındaki sözleri, katı manevi zorbalığa karşı doğrudan bir meydan okuma olarak yorumlanmalıdır. Ünlü İngiliz doğubilimci Darmesteter, İran şiirleri üzerine yazdığı kitabında şöyle yazmıştır: “Bu konuda pek bilgisi olmayan bir adam şarabın İran şiirinde işgal ettiği yeri görünce biraz şaşırıp afallayacaktır. Ancak, onun bizim ‘vandevires’lerimizle (XV. yüzyılın Dionysos şarkıları) ve bizdeki içki sofralarının şarkılarıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Avrupa’nın içki sofrası şarkıları sarhoş şarkılarıdır; İran’da ise bu, Kur’an’a karşı, softalara karşı, doğanın ve aklın dinin kanunuyla bastırılmasına karşı bir isyandır. Şair için içki, kişinin özgürleşmesinin sembolüdür.”
-Ama bazen şiirle düşünüyor olmamın başka bir nedeni daha var. Bazen derin bir huzura kavuşabilmek için yöneliyorum şiire. Özellikle de insanın kendi iç sesimi duyabilmesi için gereklidir şiir. Bu, kişiyi özü kendini anlamak olan en yüce maksada ulaştıracak bir sohbettir. Bilirsin Ayşe, başkalarının düşüncelerini tekrarlamadan kendi başına düşünmenin ne kadar insani olduğunu anlamak gerçekten büyük cesaret ister.
Kuşkularınla mest olmadan kuşkulanmak nasıl da insanca bir duygudur!
Reklam
Selçuklu hükümdarlarının genellikle “hatun”, “Türkan hatun” veya “Terken hatun” ünvanlarını alan eşleri saray yaşamında önemli bir rol oynuyor ve zaman zaman devlet yönetimine aktif olarak müdahil oluyorlardı. Sarayları, arazileri, divanları, hizmetleri ve büyük askeri müfrezeleri vardı. Çoğu zaman, eşler sultanların nüfuzlarını denk bir nüfusa sahip olmuşlardır.
Hasan Sabbah, Selçuklular’a cin derken, Nizamülmülk İsmailîler’den köpekler diye bahseder.
İlk, katı inançlara sahip olanlardan farklı olarak Eş’ari, hak olan Sünni mezhep anlayışını sadece Kur’an ve hadislerle değil, mantıksal argümanlarla da savunmuştur. Mu’tezilîler’le girdiği polemiklerde, onların mantık ve akıl felsefe yöntemlerinden yararlanmıştır. Eş’ari, kuranın ebedi ve yaratılmamış olduğu doğmasını temellendirirken bunu şöyle bir mantıksal çıkarım yaparak güçlendiriyordu: Allah kendi sözüyle ebedidir, sözü ise Kur’an‘dır.
“Peki ama, şair değilsen neden rubai yazıyorsun?” “ İnsanda her daim bir şey daha vardır; aklın dışında bir şey, bilgi, his ve alışkanlık gibi. Ve bu “şey” çoğunlukla dil yoluyla, alelade sözcüklerle ifade edilemez. Bir müziğe ihtiyacı vardır bunun için. İşte şiir, bu ihtiyaç duyulan müziktir. Sesleri ritimlerinde ve şiirsel ifadeler ritimlerinde bir büyü vardır.
65 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.