Mutlu olduğun anların kısa sürmesinin nedeni
mutlu hissettiğin anlarda; ‘bitecek, sona erecek benim bu mutluluğum’ demendir. Restoranda önüne gelen yemeğin lezzetinden çok, yemeğin sonunda hesabının geleceğini düşünmen, önündeki mutluluğun tadını çıkartmanı engelliyor.
Sen düşünsen de düşünmesen de, o hesap önüne zaten gelecek. Sen asıl, yediğin yemeğin, birlikte olduğun insanların, çalan müziğin yani yaşadığın AN’ın farkına varmalısın
ödeyeceğin bedel, orada duruyor onu ödeyeceksin
ama sen uğrunda bedel ödediğin şeylerden de yeterince mutlu olmuyorsun.
Sayısız kazık ve tokat yedin, bir o kadar da aldatıldın kandırıldın.
Verdiklerin karşılığında ne aldın da, hala hep veren taraf olmaya devam ediyorsun? Acaba sorun nereden başlayacağını bilmiyor oluşun olabilir mi?
Üzerine yığılmış konu ve insanları üzerinden silkelemeye başlayarak ilk adımı at, kimsenin de gözünün yaşına bakma çünkü onlar sana aynısı yaptılar, hatta bazıları sen düştüğünde ayağa kalkama diye bazen merhametini bile kullandı.
Bundan sonra Neyi ve kimi umursayıp umursamayacağını herkesin, en başta da senin öğrenmenin zamanı gelmedi mi?
İnandıkları güce verdikleri isim ve tanımları farklı da olsa, hepsinin buluştuğu yine tek bir ortak merkez var;
Yaratıcı, yani yaratan üreticidir ve "yaratarak" üretmiştir.
Çünkü üretmek, varoluşa göre kainattaki en değerli aksiyondur.