Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serhat Kaya

Serhat KayaUmursama yazarı
Yazar
9.4/10
52 Kişi
130
Okunma
31
Beğeni
3.520
Görüntülenme

Serhat Kaya Sözleri ve Alıntıları

Serhat Kaya sözleri ve alıntılarını, Serhat Kaya kitap alıntılarını, Serhat Kaya en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zarif bir yolculuk istiyor gönlüm, konuşa konuşa, anlaşa anlaşa yol alınanlardan.
Kitaplar kaderinizi değiştirir; okursan ayrı, okumazsan ayrı değiştirir ama mutlaka değiştirir.
Reklam
An gelir, değişir her şey... Gökte plan, yerde zemin değişir, doruklara sevdalanır insan, takvimde gün değişir de, zamanda dün değişmez. Kavimler göçer, Ahmet sevincini arar, akvaryumum, kanaryam nerde der durur ama duvarlar konuşmamaya devam eder. Döngüde bu hikayeye madem mutlu son yazılmamış, eğ gitsin ruhunun boynunu kadere, yaşa gitsin kendi yokuş aşağılarını yorulmaksızın, varsın yine yakarışlar lal olsun, yine varamayışlar kazansın, son umut treni de ayrılsın ömür peronundan. Ne sen dön, ne de ben ıslık çalayım, uçuşan rüzgarda o çok sevdiğim saçlarının savruluşunu seyredeyim şimdi, hatırlayacağımızdan emin ama yine de unutmak umuduyla hoşça kal, uğurlar ola...
Uyanınca uyuduğuma, uyuduğumda uyandığıma daha çok inanıyorum çünkü bilinen haliyle uyandığımda gerçek olarak addedilen şeyler çok görülesi, pek dokunulası ve tadılası gelmeyecek kadar yoğun ve tatmin etmeyecek düzeyde bir gerçeklik. Oysa uyuduğunda içine uyandığım alem öyle mi? O alem bambaşka, huzurlu ve dinlendirici.
Dünyada Araf neresidir diye sorsalar; yaşadıklarının acısı ile yaşayamadıklarının özlemi arasında sıkışıp kalanların gönülleridir derim.
Reklam
"Balkon Lambası"
Siz hiç kendinizi balkon lambası gibi hissettiniz mi? Evet, ilk duyduğunuzda kulağınıza, yani aslında dimağınıza tuhaf gelmesi muhtemel bir söylem olduğunun farkındayım ama ben kendimi bazen odanın içindeki lambayı yakıp söndürmek için yan yana duran bir duya odanın ışığını kapatırken yanlışlıkla basıldığı için geceden açık unutulan bir balkon
Durmadan kaçıyordu. Geldiği yerde kalıcı olmaktan daha çok, hiç tanınmamak, hatırlanmamak istiyor gibiydi. 50 yıllık geçmişine bakınca garipsenecek bir durumu olmadığı gibi aksine övünç duyulacak bir insandı, en azından benim için. Peki o halde neden yada kimden kaçıyordu. Evet kaçıyordu, filli olarak bir kolluk kuvvetinden kaçar gibi olmasa da bir nevi adı hayat olan sürgünde, çeşitli olgulardan firar ediyor gibiydi. Yanına yaklaşınca ruhunun tepeden tırnağa mutsuzluk koktuğunu fark ediyordum. Evet, yaşadığı sürece yeni bir mutluluk yaşasa da geçmişteki ardışık mutsuz geçen yılları sanki ilginç bir koku gibi üzerine sinmişti. Çocukluğu nasıldı acaba? Çünkü en çok orada sevilmemiş çocuklar büyüseler de “yaşlar boyuca” hüzün kokarlar, hem de buram buram, acı acı.
Sahibiyim diyebildiklerin, aslında sahibiyim "diye bildiklerin" olabilir, dikkat et, yanılma.
Çok seneler geçirdik bizsiz ama sanma ki hiçbiri sensiz.
Reklam
"Karanlık Oda"
Herkesin karanlık bir odası vardır; anahtarını kimselere veremeyeceği, içinde korkularını, ataletlerini, aşırılarını, uçlarını ve kimseninkilere benzemeyen travmalarla dolu bir odası… Korkular denilince 90’lı yılların sonunda ilk kez okuduğum Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında adlı eserindeki; “Yirmi yıl düşündükten sonra korkuların
Bir gazetecilik efsanesi Nusret Garo
"Sevdikleri incinmesin diye sürekli kendini feda etmiş, gönlüne aldığı yaralardan ötürü ruhu delik deşik olmuş bir insana ne söylerseniz söyleyin, artık onu daha fazla kıramazsınız. Hayatında hiç fedakârlık yapmamış insanlar, şimdi karşıma geçip bana sevgiden bahsetmesin."
Hayatınıza fazladan gün katmak sizin elinizde olmayabilir, ancak yaşayacağınız tüm günlere daha fazla hayat katmak sizin elinizde.
Birçoğumuzun yaşarken yapılmış otopsisi...
Hatırlamanın sancıttığı bir yer var insan zihninde, sanki bilincindeki nasırın üzerine basan bir ayak kadar sert ve hırpalıyor her yeni hatırlamayla. Ama diğer taraftan terk edilmişlik, dağılmışlık, yıpranmışlık gibi kötü ve depresif duyguları çağrıştıran hatırlama hallerinin önemli olumlu yönleri de var. Çünkü insan ruhu, en çok kendi haline kaldığında yaşanmışlıklarındaki iri taneli lezzetleri yeniden hatırlayacağı zamanlara yolculuk yapıyor. Tabi hatırlamak her zaman zihne iyi gelmeyebilir. Barthes’in; “canlı kalmanın koşuludur bu; öyle ya, unutmasaydım, ölürdüm. Arada bir unutmayan kişi ölçüsüzlük, yorgunluk ve bellek geriliminden ölür” cümlesi birçoğumuzun yaşarken yapılmış otopsisi gibidir sanki. İnsan sadece kötü anılarının değil, bazen iyi anılarının da iplerini çözmeye, hep hatırlamaya değil de biraz unutmaya gönüllü olmalı. Çünkü yeni günde yaşanacak her bir yeni mutluluk, eski güzel zamanlarla kıyaslanarak örselenip azımsanabiliyor o hatırlananlara bakınca.
242 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.