“Pirinç” bir aile dramı hakkında bir roman. Olaylar 1930’lu yıllarda, komünizm sonrası dönemde ve Japon istilası gölgesinde geçiyor. 1930’lu yıllarda özellikle kent yaşamı bir Çinlinin gözünden anlatılıyor. Kısaca bu roman Çin hakkında.
Beş Ejder adındaki ana karakterimiz köyünü vuran sel taşkını ve salgın hastalıklardan dolayı şehre göç etmek
Çin edebiyatından ilginç bir kitaplayımm..
Arka kapak yazısından eksantrik olaylar bekleyerek okuduğum ve aynı zamanda yeşilçam filmi izliyormuş gibi hissettiren bir kitap oldu..
1930'lu yılların vazgeçilmez besini olmakla birlikte para yerine de geçen "pirinç" hem afrodizyak hem cinsel işkence aracı hem cinayet silahı hem de tüm
Goodreads’teki puanının düşüklüğü beni korkutmuştu fakat gayet güzel ve akıcı bir romandı.
Kitap Binu isimli genç kadının, Büyük Sur’a çalışmaya gönderilen kocasına kışlık kaftan götürmek için çıktığı yolculuğu ve başına gelenleri anlatıyor. Hikaye Çin mitolojisinden alınmış ve yazar Su Tong aslında bir Çin efsanesini yazıya aktarmış. Büyülü gerçekçilik de bunun bir parçası olmuş tabi. Yolda geçen hikayeleri severim ve büyülü gerçekçilik ile birleşince masal gibi bir roman olmuş. Ben çok sevdim. Sonunu da gayet beğendim. Sadece başta anlatılan kızların ağlayamadıkları için gözlerini farklı yerlerinden akıtmaları keşke daha çok kullanılsaymış ve yolculuğunun başındaki kurbağa kadından daha çok bahsedilip onun hikayesi de sonuca bağlansaymış dedim. Yine de güzel bir romandı.