Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Süleyman Kani İrtem

Süleyman Kani İrtemOsmanlı Sarayı ve Haremin İç Yüzü yazarı
Yazar
8.3/10
4 Kişi
19
Okunma
3
Beğeni
1.289
Görüntülenme

Süleyman Kani İrtem Gönderileri

Süleyman Kani İrtem kitaplarını, Süleyman Kani İrtem sözleri ve alıntılarını, Süleyman Kani İrtem yazarlarını, Süleyman Kani İrtem yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tehdidini savurdu. Cevher Ağa ile beraber başmabeynci ve başkâtip bu haberi Abdülâziz'e götürmek için saraya vardılar. Abdülâziz halini düşünüyor ve buhran içinde elim dakikalar geçiriyordu. Arada: - Beni Sultan Selim'e döndürdüler! Ben kimseye ne ettim? diyerek zihninden geçenleri yanındakilere ifham eyliyordu. Sonra Pertevniyal Sultana hitaben: - Validem! Bu işi kim etti bana, bilir misin? Diye sual etti. Validesi de: - Avni Paşa etti! Cevabını verdi. Sultan Aziz: - Yalnız Avni Paşa etmedi! Hoşunduk Koca Rüştü Paşa, hoşunduk Ahmet Paşa... Dedi ve ağlamağa başladı.
Her hünerde serâmed illâ kim Cümlesinden ok atmada mümtaz! Rüstemane kemane sürse elin Zorubazuda gösterir icâz! Yaraşur ger felekte nâvekine Hedef olsa hilâli dairesaz! Şastı desten göreydi Tozkoparan Dergehine sürerdi ruyı niyaz. Tevbe eylerdi dahi etmemeğe Hiç tirü kemane dest diraz! Atmadı böyle bir uzak menzil Dahi bir pehlivanı serefraz! Gördü çün zoru destü bazusun Ok atarken o Şahı bendenüvaz; Tirinin düştü fikrim ardınca; Cüstü cuda çok eyledi tekütaz! Bulamayup tirini dedi tarih: Aferin ey hidivi tirendaz!
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
'Çok çekip azdan atmak' kemankeşlikte kemale delâlet eder. Bu meslekte büyük murada erenler bu yolda davrananlardır. Kemankeşlikte nice zaman ile ömür harcedenlerdir ki bu manayı idrak edebilirler. Bursalı Şüca: "Berk yay ile atmadığı yerleri kişi aşktan atar!" derdi.
Yıldız Kelimesinin Yasak Olması...
Abdülhamid günlerinde "Yıldız" kelimesini dile getirmek başa belayı davet etmekti. Mehmet Efendi bir yerde: Aya bak. yıldıza bak! Şu karşıki kıza bak! Diye okuyacaktı. Tam: "Aya bak!" dediği anda Abdülhamid'in perdenin sağ tarafında kendisine dikkatle baktığını görür. Bu tehlikeli beyti: Aya bak, havaya bak! Karşıdaki tavaya bak! Diye geçerek işin içinden sıyrılır.
Sayfa 347 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Sarayda çocuk düşürme adeti ...
Sarayda çocuk düşürtmek eski bir adet idi. Bilhassa şehzade haremleri için bunda ısrar edilirdi. Tanzimattan sonra şehzadelerin, sultanların doğan çocuklarını boğmak, yahut göbeğini kesmiyerek ölüme bırakmak gibi vahşetler ortadan kalkmış ise de, çocukları doğmadan düşürtmek geleneği son zamanlara kadar devam eylemiştir.
Sayfa 185 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Gözden düşenlerin saraydan çıkarılması ...
Abdülhamid bıkınca, bir sebeple gözünden düşünce, saraydan Çıkarılmağı icap eden mühim bir sebep zuhur edince gözdelerini çerağ eder, bunları kendisinin iltifat ve teveccühüne nail olanlara, büyük memurlara,saray adamlarına nikah ile tezviç eylerdi.
Sayfa 182 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kadın efendiler ve ikballer ...
Abdülhamid'in dört kadınefendisi daima nikahlı olmamıştır; bazı ikballeriyle de nikahlanmıştır.
Sayfa 180 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Tershane de Çürüyen Gemiler...
Hükumet Fransa'da Krözo tezgahlarına harp gemileri ısmarlamıştı. Bunlardan her biri geldikçe Albus Bey Çanakkale 'ye gönderilir, gemi mürettabıtının İstanbul' a bomba getirmelerine meydan vermemek için teftişat ve taharriyatta bulunurdu. (Bir defa da ileriye gidilmişti; İtalya'da Ansaldo tezgahlarına ısmarlanmış iki torpito İstanbul limanına gelince Bahriye Nazırı Hasan Paşa'nın emriyle tersaneden gönderilen memurlar ve işçiler makinelerin esaslı parçalarını kaldırıp sandıklara yerleştirmiş, tersaneye götürmüştüler. Nazır Paşa bunları saraya takdim ile yeni gemilerin de eskileri gibi Haliç'ten kımıldayamayacaklarını hünkara temin etmişti. Gemilerin içinde bulunan İtalyan gemiciler bu işe pek şaşıp kalmışlardı.)
Sayfa 173 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Orta çağın kadın manastırı ...
Abdülmecid ve Abdülaziz devirlerinde saray kadınlarının açıklıkları dillerde destan olmuştu. Abdülhamid zamanında kadınlara karşı çok sıkı muamele bir kaide haline girmiş, Abdülhamid'in dairesinde gözüne ilişmiyen ve hevesini tahrik etmiyen ve şehzadelerin paylarına düşmeyen kadınlar perhizkarlığa mahkum edilmiştir!
Sayfa 162 - Temel YayınlarıKitabı okudu
Abdülhamid'in Kahvesi...
Kahveci başının hazırladığı ve bir cezvesiyle, iki fincanıyla birlikte bir kutu içine koyup üstünü kırmızı balmumu ile mühürlediği bu kahveyi musahip Nadir Ağa getirir, mührü bizzat padişah açar, kahveyi de ya kendisi, ya Nadir Ağa yahut kadınlarından biri fincana dökerdi.
Sayfa 156 - Temel YayınlarıKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.