Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Suraiya Faroqhi

Türkiye Tarihi 3 yazarı
Yazar
Editör
8.3/10
56 Kişi
305
Okunma
30
Beğeni
2.871
Görüntülenme

En Yeni Suraiya Faroqhi Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Suraiya Faroqhi sözleri ve alıntılarını, en yeni Suraiya Faroqhi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cafer Efendi, Mimar Mehmed Ağa’nın yaşamını anlattığı ve sonuna Osmanlıca yapı terimlerini içeren küçük bir sözlük de eklediği Risale-i Mimariye'ye âdet olduğu üzere Allah’a, Hz. Muhammed’e ve dört halifeye övgüler düzerek başlıyor. Allah’ın övüldüğü bölümde tüm evren büyük kubbeli, kandillerle ve ışık saçan mumlarla bezeli, aydınlık pencereli ve yüksek kemerli bir cami olarak anlatılıyor. Tanrı böyle etkileyici bir yapıyı “resimsiz, hesapsız” yaratmış bir mimar olarak övülüyor.77 Evrenin yaratılışı motifinin mimari benzetmelerle anlatılmasına Sultan Ahmed Camii için yazılmış kasidede de rastlıyoruz. Kasidenin başlangıç dizelerinde gökyüzü bir kubbe, gökkuşağı mihrab, güneş ve ay ışık saçan mumlar, Sina Dağı ise değerli oymalarla bezeli bir minber olarak tasvir ediliyor. Burada da Tanrı’yı mimar olarak övme yaklaşımı var; öte yandan Cafer Efendi risalesinde Tanrı’nın yüceliğini, “Tanrı’nın gölgesi” olan padişahınkinden daha az vurgulamış. Vakfı kuran Sultan Ahmed’i, eskiden baykuşların yuva yaptığı metruk bir yere cami yaptıran cömert ve hayırsever bir kişi olarak övüyor.
Sayfa 127
İnsanlar, atların çektiği arabaları, şemsiyeli kadınları, tercihen Boğaz kıyısındaki meşhur "köşk yaşamını" hatırlamayı tercih ettiler. İstanbul nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan göçmenlerin, hizmetçilerin ve dul kadınların çektiği sıkıntılara gelince onlar çok uzun zaman önce unutuldular.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
"... tarihçilerin, nostaljiden ve fanteziden uzak durmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaları gerektiği konusundaki inancımı da koruyorum."
Sayfa 137Kitabı okudu
Osmanlı Kadınları
Osmanlı şiirinde sık sık karşılaşılan kadın sesleri de vardı. 18. yüzyıl İstanbul'unda Fitnat Hatun, bu alanda isim yaptı ve onun bu konudaki iddiasının erkek meslektaşlarının gözünü korkuttuğu anlaşılmaktadır.
Geç 19. yüzyılda Anadolu'da tarım
Anadolu'da deniz taşıtlarının seyrine elverişli nehir sayısı oldukça az olduğundan, tarım yalnızca tren seferlerinin fiyatları makul olduğu zamanlarda kâr getiriyordu. Ray sistemleri genellikle, kıyı limanlarına giden hatlarla ilgilenen yabancı şirketler tarafindan inșa ediliyordu ancak bu şirketler, geniş kapsamlı bir demiryolu sistemi kurmak konusunda pek istekli değillerdi. Bir demiryolu sistemi inșa etmek için gereken masraf, ülke nütçesi üzerinde büyük bir yük oluşturmaktaydı. Osmanlı hükümeti için askeri meseleler, ekonomik faktörler karşısında genellikle daha önceliklidi. Birbiriyle çelişen bu baskılar sonucunda, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar, bağımsız hatlar dışında, hiçbir demiryolu ağı inșa edilmedi. Yine de Ankara'ya giden demiryolu hattının 1892'de tamamlanmasının Kuzeybatı Anadolu tarımı üzerinde çok büyük bir etkisi oldu. ikmal servisleri, köylülerin at arabaları ve develerle sağlanıyordu. Sonuç olarak bu hayvanların ekonomik önemi, demiryolu taşımacılığının ilk așamasında da azalmadı hatta daha da arttı.
Sayfa 102Kitabı okudu
19. yüzyılda kırsal bölgelerin durumu
"İstanbul'un buğday ihtiyacını karşılayan bölgelerin değiştirilmesi ihtiyacı giderek daha fazla önem kazandı. Geçmişte, buğdayın büyük bölümü bugünkü Bulgaristan'ın kıyı bölgelerinden ve Romanya'dan sağlanıyordu ama buğday artık bunların yerine Anadolu'dan alınmaya başladı. Orta Anadolu'da yalnızca yarı göçebeler tarafından kullanılan, nüfusun seyrek olduğu ve tarım amaçlı kullanılabilecek geniş alanlar elbette vardı. Ancak yerel halk, geleneksel otlakların küçültülmesine oldukça sert tepki veriyordu ve buralara iskan edilen, tabiat ya da insan kaynaklı sorunlarla karşı karşıya kalan, her durumda büyük bölümünü şehirlilerin oluşturduğu insanların çoğu, kendilerine tahsis edilmiş olan yerleri kısa süre sonra terk etti.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Din değişikliğinde gönüllülük esastı.
Rum, Ortodokslar, Katolikler ve Protestanlar arasında tükenmek bilmeyen dini anlaşmazlıklar Güneydoğu Anadolu'da yaşayan pek çok insan için o kadar rahatsız ediciydi ki, bu insanlar artık Hristiyan kiliselerinin ilahi misyonu olduğuna inanmaz hale gelmişlerdi. Daha az düşünen insanlarınsa elbette daha "dünyevi" gerekçeleri mevcuttu. Cizyeden kurtulmanın yanı sıra, İslam'a geçiş, örneğin bir valinin hizmetinde çalışarak, sosyal statü sahibi olma imkanı da sağlıyordu. Bazı insanlar sadecez "ikinci sınıf" olmak yerine "birinci sınıf tebaa" olmayı tercih etmiş olabilirler. Bazen, bu konuda yeterli kaynak olmadığı için, nedeni hala anlaşılmayan, bir köyün ya da bir ailenin topluca din değiştirdiği olaylar da yaşanıyordu. Ancak cizyenin önemli bir gelir kaynağı olması, Osmanlı eyalet valilerini ve kadılarını "kafirleri" din değiştirmeye fazla zorlamaktan alıkoymuş olmalıdır.
Toplumsal Hayatta Gayrimüslimler
Kılık, kıyafet ve kişisel kullanıma yönelik eşyalarla ilgili kurallar, yoldan geçen herhangi bir Müslüman, Hristiyan ya da Yahudi için bile anlaşılır olacak şekilde düzenlenmişti. Bazı ayakkabı çeşitleri gibi, yeşil rengin kullanımı yalnızca Müslümanlara özeldi. Buna ek olarak seyahat etmedikleri sürece gayrimüslimlerin ata binmesi uygun değildi ve silah taşımak da Müslümanlara tanınan bir ayrıcalıktı. Tüm bu yasakların uygulanması, zamana ve mekana göre daha fazla ya da az enerji gerektiriyordu. Gayrimüslimlerin, Müslüman komşularınınkinden daha yüksek evler yaptırmaları da yasadışıydı.
Türk Dervişleri
Dervişlerin, Türklerin Rumeli'ye yerleştirilmesinde ve yerel halkın Müslümanlaştırılmasında da önemli bir etkisi olmuştur. Baba denilen bir dini liderin nüfus yoğunluğu fazla olmayan bir bölgeye yerleşip sonrasında yandaş topladığı sık sık görülürdü. Ölümünden sonra mezarı, onun şefaatinin iyi hasat elde etmelerini, hastaların iyileşmesini ve bol bol evlatları olmasını sağlayacağını uman o bölgenin sakinleri tarafından kutsal bir yere dönüştürülürdü.
Savaş Ekonomisi
I. Dünya Savaşı öncesindeki yıllarda, Balkanlardaki ve başka yerlerdeki toprak kayıpları Türk nüfus içinde güçlü milliyetçi tepkilerin oluşmasına neden olmuştu. Buna bağlı olarak siyasi seçkinler artık, gayrimüslim işadamlarına güvenemeyecekleri ve devlet yardımları yoluyla Müslüman bir burjuvazi oluşturulması gerektiği sonucuna vardılar. Ancak ticaret, tarım ve sanayiden "düzenli" bir birikim oluşturmak uzun zaman alacağa benzediğinden müsadere etme ve mülkiyeti yeniden dağıtma yöntemine doğru güçlü bir eğilim oluştu.
192 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.