Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Taylor Caldwell
Taylor Caldwell Yorumları ve İncelemeleri
Taylor Caldwell yorumları ve incelemelerini, Taylor Caldwell kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Taylor Caldwell puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uzun süredir basımı olmayan bir kitap. Sahaflardan vs. bulunabilir.
Kitap, Upjohn ailesinin, babaları Charles'ı kaybetmeleri ile başlıyor. Görünürde üzgün bir aile var iken olayların içyüzünün öyle olmadığını birkaç sayfa sonra öğreniyoruz. Karakterlerin içyüzü de yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Başta çok iyi gibi görünse de aslında Charles, kendi doğruları için yaşayan, ailesinin görüşlerini önemsemeyip kendini odak noktasından çekmeyen, bencil bir adam. Melissa, babasına taparcasına bir sevgiyle bağlı. Bu sevgi öyle güçlü ki babasını gerçek bir şekilde tanımasına ve yanlışlarını görmesine de engel oluyor.
Melisa rahatsız edici derecede saf bir karakter. Kibarlık nedir bilmiyor. Babası gibi kendi doğruları var, ki bu doğruları da aslında babasının doğruları, bu doğrularından başkasını asla kabul edemiyor. Kendi sınırları dışına çıkabilen biri değil. Okurken birçok kez bu karakterin karşımda olmasını ve yüzüne sen budala mısın diye bağırabilmeyi istedim.
Karakterlerin birçoğu tuhaf ve anlaşılmaz; Phoebe, Andrew, Arabella. Nerede ne yapacakları belli olmuyor. Kitabın erkek karakteri Geoffrey'i, Jane Austen'ın erkek karakterlerine benzettim.
Finale doğru olaylar çok hızlı gelişiyor ve bence çok fazla boşluk kalıyor. Karakterlerin arasındaki ilişkiler dolu dolu anlatılamamış. Bazı şeyler birdenbire oluyor ve tutarsızlıklar var.
Kütüphanemde olduğu için okuduğum bir kitap oldu. Özellikle alın, okuyun diyip önerebileceğim bir kitap değil.
Aldatmak
Madam Bovary okurkende boyle olmuştum. Aldatmanın bu kadar kolay ve heyecan verici, hayatın sıkıntısından kaçmanın ve "gerçek aşkı" yatmanın bir yolu olarak gösterilmesinden iğrenmiştim. Sanki aşk konaklarını anında etki altına alan belli bir süre onlara yapışıp kanlarını ve ahlaklarını emen iğrenç bir parazit gibi geliyor içinde aldatmak olan kitapları okuyunca.
Baş kahramanımız Jerome bilgiç zengin züppesinin teki babasının parası ile yaşamış belli bir yaşa kadar hiç bir şeyi düşünmemiş bir insan, ama bazen öyle şeyler düşünüyor ki kendisi de şaşıyor.
Birde Alfred var bir çok özelliğini sevmediğim ama anladığım bir karakter hayatta kalmak ve çalışmak arasında kendini harcamış yaşayamayan karakter.
Amalie ask denilen parazitin en büyük kurbanı idi bence. Düşündüğü inandığı ne varsa, mantık ve aklı selim ile inandığı her şeyi çiğneyip attı, delirdi denebilir ancak.
Bilemiyorum eğer aşk insan olmanın onurunu alıp götüren, insanı kendisine ve çevresine rezil eden, sırf renkleri bir kez görmek için gözlerini kör etmen gereken bir şeyse ben istemiyorum. Sonrasında yaşamanın onurlu ahlaklı bir yolu yoksa anlık bir aşk ve tutku neden ve nasıl tercih edilir bir insanın içi bunu nasıl alır, nasıl midesi bulanmaz anlayamıyorum ve anlamakta istemiyorum.
Her neyse oldukça ateşli bir şekilde romanı okurken yazdım incelemeyi, incelemede değil tepki gibi oldu ama kitaptan hissettiklerim bunlar, gerçi daha sonunu okumadım. Buradan nereye döner hiç bilmiyorum ve bilmekte istemiyorum ama okuyacağım.
Çocuk kitaplarını saymazsak hayatımda ilk okuduğum kitaptı. Kapağına bakıp sakın aldanmayın bu bir beyaz dizi kitabı değil, saçma sapan bir aşk hikayesi yok kitapta. Benim okuduğumun kapağı yoktu zaten, daha doğrusu eski basım kitaplarda olan tek renk, yazısız bir kapağı vardı.
Uzun soluklu bir roman var karşınızda. Bir ailenin 100 yıla yakın bir hikayesini anlatıyor. Kendi halinde dar gelirli bir ailenin taşradan şehirdeki akrabalarının (ana karakterin amcası) yanına gitmeleri ve ona ait küçük bir silah fabrikasında ailece çalışmaya başlamalarıyla yükselmelerinin hikayesi bu. Kitabın ana karakteri Ernest. Kendisi ailenin büyük oğlu. Hırslı, tatminsiz, korkusuz. O kadar hırslı ki zengin olabilmek uğruna sevdiği kızla değil de onun kuzeniyle evleniyor. Olaylar genelde Ernest ve onun erkek kardeşi Martin' in gözünden anlatılıyor. Bir ailenin 2 kuşağının para, hırs, sevgi, sadakat, vicdan vb. birçok kavramdan kendilerine göre önemli olanları üzerine, hayatlarını nasıl şekillendirdiklerine tanık oluyorsunuz.
Taylor Caldwell'in Kaptanlar ve Krallar romanı 19. Yüzyılın ortalarında Büyük Açlık zamanı İrlanda'da başlıyor. Roman hahramanı Joseph Armagh Amerika'ya babasının yanına giderken yolda annesini kaybeder oraya ulaştığında ise babssının ölmüş olduğunu öğrenir. Henüz 13 yaşındadır ve iki küçük kardeşinin sorumluğunu üzerine alır ve büyük bir mücadeleye girer. İrlandalı olması onun için bir dezavantajdır. Kendisini önce kardeşlerine sonra çocuklarına adar. Ancak olaylar kendi planladığı gibi gitmez. Romanın yarısına kadar Joseph Armagh'ın mücadeleri anlatılır ve inandırıcıdır. Ancak sonraları fazla tesadüfi gelişmeler inandırıcıluğını azaltır. Roman 19. Yüzyılın 2. Yarısına ait dönemde toplumsal olayları ve yaşamıda gözler önüne serer. Akıcı bir roman.
Çok oldu okuyalı, bizim Yeşilçam filmleri senaryosu gibi. Sıfırdan zengin olan Anadolu'dan gelen çocuk misali. Ben beğendim tavsiye ederim,okuyun,okutunuz.