Bu nedenle yalanı daima cezalandırılmayı hak eden bir "suç" olarak görmemeliyiz. Gerçeği söylememenin yüz farklı çeşidi vardır (iftira ya da yalancı şahitlik). Diğerleri, öte yandan, toplumdaki uyumlu yaşam için gerekli olan yakıtı sağlar: İster istemez düşünmeden yaptığımız iltifatlar, uydurulmuş hikayeler, atıp tutmalar, şakalar ... Herkesin harfi harfine doğruları söylediği bir dünya, aynı şekilde insanların sürekli yalan söylediği bir dünya kadar çekilmez olurdu.
Birlikte yaşayabilmek için, birilerinin diğerlerine güvenmesine ihtiyacımız var. Onlarla konuşurken, onlara inanmaya ihtiyacımız var. Anne ve babaların, komşuların, arkadaşların, okuldaki öğretmenlerin hiç durmadan yalan söylediği bir dünya hayal edin. Konuştukları zaman, yalan mı söylüyorlar, doğruyu mu söylüyorlar bilemeyiz. O halde onları dinlemenin neresi güzel? Beraber yaşayamayız o zaman. Başkalarının sözlerindeki uyum bizim toplumumuzun temel taşıdır. Bu yüzden doğruyu söyleyerek yaşamak gerekir.
-Anne, biz fakir miyiz? diye sordu.
-Hayır Pikolo !
-... Ama bir kırmızı motoru bile alamıyorsak, demek ki biz fakiriz!
-Hayır Pikolo, biz ne fakiriz, ne de zenginiz. !kisi arasındayız ve bu bizim için yeterli.