Prof.Dr. Kâzım Çeçen'in vefât ettiği gün, Hoca'nın ömür boyu su ile olan ünsiyetini sanki te'yid edercesine, üç gün boyunca gökten öyle bir yağmur yağdı ki İstanbul ve civarı sular altında kaldı. Hoca'nın cenazesi vefâtının 4. günü Şişli Câmii'nde öğle namazını müteakip kılınan cenâze namazından sonra kaldırıldı. Gök, sanki Hoca'nın dostlarının tâbutunun başında buluşmalarını teşvik etmek ister gibi, o gün faaliyetine ara vermişti.
Hicri 1340’ta (1921), Yemen-San’a’da doğan Arslan Turgut Kaynardağ, bir Osmanlı zabitinin oğludur. 1930’dan 1941 yılına kadar ailesiyle birlikte Kastamonu’da yaşamış, Abdurrahman Paşa Lisesi’nde okumuş ve burada Abdülbaki Gölpınarlı’nın öğrencisi olmuş.
....
Arslan Bey, 1956 yılında babam Adnan Türkmenoğlu’ndan boşalan 4 numaralı dükkânı devralmış ve bu devir, hayatında yeni bir dönemin başlangıcı olmuş. Dükkânı devraldıktan iki yıl sonra Binbir Bilmece adlı ilk kitabı Altın Eserler Yayınevi tarafından yayımlanmış (1958). 1960 yılında ise Türkiye’de Shakespeare, Shakespare’de Türkiye isimli eseri, kendi kurduğu Elif Yayınları tarafından yayımlanmış. 1 Kasım 1960 tarihinden itibaren bu kez sekreterliğini üstlendiği Kitap Belleten-Aylık Bibliyografya Biyografya Kültür Tarihi Dergisi’ni yayımlamaya başlamış. Bu yayının sahipliğini ve sorumlu müdürlüğünü İlter Aymakoğlu üstlenmiş. Bu dergide de Basın Tarihi Biblografya Çalışmaları yanında “Ferhat Sılacı” müstear ismiyle güncel konularla ilgili yazılar kaleme almış. Bugün bile eksikliği hissedilen zengin içerikli dergi, 43 sayı yayımlandıktan sonra kapanmış.
Sahafi ve gerçek okuru üzen ve rahatsız eden şeylerin başında ise satırların çizilmesi gelir. Daha ileriye gidip mavi ve kırmizı kalem kullananlar da olur ki "Bu kitabı satır satır, altını çize çize okudum, iște ben böyle bir okurum." mesajını vermek ister gibidirler.
Çoğu kez özellikle yolumu düşürdüğüm , yıllardır içinden gelip geçtiğim ve ortamında bulunmak istediğim bu çarşıyı oluşturan insanları ve hikayelerini öğrenmek oldukça hüzünlüydü.. Kültürümüze yön veren bir kaynak olan bu mekandan beslenmiş bilinen bilinmeyen onlarca kitapseverin hayatından kesitlerde çok şey bulacaksınız...
Tarihi Beyazıt Sahaflar Çarşısı'nın sahaflarından olan bir büyüğümüzün anılarının , gördüklerinin ve işittiklerinin bir kısmını anlattığı bir kitaptır. Sahaflığın ne kadar bilgelik ve hüner istediğini, eskiden ne kadar kıymetli bir meslek olduğunu ve sadece meslekten ibaret olmadığını; geçmiş ve şuanı birleştiren bir köprü, geleceğe ışık olabilecek fener olduğunu okudukça anladım. Kitap sevgim zaten iyi bir yer kaplar bende ancak şuan yeri ve kıymeti daha da arttı. Umarım kıymetli yazar büyüğümüzle bir gün bir yerde denk gelebilirim.
Sahafları ve Sahaflar çarşısını okurken yabancı kalamıyorsunuz adeta içinde yaşıyorsunuz. #hatırat olarak yazılmış kitabı okurken kimi zaman tebessüm kimi zaman şaşkınlık yayılıyor yüzünüze. Sayfa sayısı fazla olmasına rağmen hiç bitmesin dediğim kitaplardan biri oldu benim için ve tekrar okunacak lar rafında yerini aldı.