Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ümit Horozcu

Ümit HorozcuDin Psikolojisi yazarı
Yazar
8.7/10
9 Kişi
49
Okunma
6
Beğeni
1.124
Görüntülenme

En Eski Ümit Horozcu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ümit Horozcu sözleri ve alıntılarını, en eski Ümit Horozcu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Psikolojinin tarihini felsefelerden başlatacak olursak onu oldukça eski, fakat bilimsel ilke ve yöntemlerin kullanılmasından başlatacak olursak son derece genç bir bilim olarak niteleyebiliriz. "
Sayfa 26
Belki de psikologların, dine en fazla saldıran zümre olmasının altında yatan nedenlerden biri de pozitif bir bilim kabul edilme kaygısıydı.
Sayfa 60
Reklam
Anoreksiya nervoza
Daha ilginci, etiyolojisini de anlamamızda yardımcı olacak şekilde erkek vakalarında homoseksüellik ve aseksüalite, yeme bozukluğu olmayanlardan daha yüksek bulunmuştur.
Anoreksiya nervoza hastaları başlangıçta açlık acısı çekseler de ilerleyen zamanda bu acı artmak yerine azalmaya başlar ve beden ölüm açlığı durumuna alışır. Hatta bu bazılarında gerilimi gideren rahatlatıcı etkiye bile sahip olur.
İnsan bedenine olan vurgu son dönemlerde öylesine artmıştır ki, bilhassa Batı toplumları için beden toplumu (somatic society) yakıştırması yapılmaktadır. Beden tüm bireysel, kültürel ve politik ilgiyi üzerine çekmektedir. Sağlık problemlerinden üremeye kadar tüm sosyal olgular, bedeni merkeze yerleştirmekte ve beden insanların başlıca ilgilendikleri konu halini almaktadır. Bireyler kimliklerini bedenleri vasıtasıyla izhar etmekte ve şekillendirmektedir. İnce ve hoş beden, ulaşılmak istenen bir hedef halini almıştır. Dahası diyetler, egzersizler, doğal yiyeceklerle beslenme vs. kişinin kimlik projesini gerçekleştirmesinde kullanılır hale gelmiştir.
AN'nin tedavisi hem hastalığın yapısından hem de hastaların sahip oldukları kişilik yapılarından dolayı hayli zorludur. Öyle ki, yeme bozukluğu hastalarının %90'lık bir kısmı tedavi görmemektedir. Çünkü hastalar genellikle rahatsız olduğunu inkar etmektedir. Öte yandan anorektiklerin terapisti manipüle etme eğiliminde olmalarından dolayı psikoterapiden de yeteri kadar verim alınamamaktadır. Anlaşıldığı üzere hastalığın özünde kontrol arayışı olduğu için, hastaların bu hastalıktan kurtulmak istememeleri veya tedavinin kontrolünün doktor veya psikoloğun eline geçmesinden kaçınması muhtemeldir. Kontrol arayışı ve açlığı, bilincinde olunmayan bir şekilde irade gücünü ortaya koyma çabası sergilenmesi hastaların geçici süreler için iyileşmesini sağlasa da derinlerden gelen bu temayül nedeniyle hastalığın tekrar tekrar nüksettiği görülmektedir. Tedavinin uzun ve zorlu olmasının yanı sıra istenen ölçüde başarılı da olunamamaktadır. Çünkü kişide AN'yle birlikte birçok başka hastalık da bulunmakta, ruhsal ve bedensel olarak fonksiyon kayıpları meydana gelmektedir. Hastada aşırı kilo kaybı ve aşırı zayıflamanın dışında düşük tansiyon, hipotermi, elektrolit bozukluğu, ölüm düşünceleri veya psikozlar görülebilmektedir. Esasen genellikle ayakta tedavi edilen AN hastaları, bu gibi ağır belirtilerin de ortaya çıkması durumunda, yatılı tedaviye tabi tutulmaktadır. Bu sendromu yaşayanlarda eş zamanlı olarak depresyon, obsesyon ve kompulsiyonların da bulunması, hem tıbbi hem de psikolojik terapiyi daha da zorunlu hale getirmektedir.
Reklam
Kesinlikle yeme bozukluğunun çığlığı gitmiyor. Sen ondan daha yüksek çığlık atarak onun sesini bastırmayı öğrenmelisin.
Ona göre, erkeğin hakim olduğu toplumda mükemmel kadın zayıf, cinsiyetsiz ve sessiz anorektiktir.
Başkalarına karşı kendisini göstermek isteyen kişi, performansı, yeterliliği ve fiziksel görünümü konusunda herhangi bir zafiyet veya hata sergilemekten kaçınır. Mükemmeliyetçiliğin her türü netice itibariyle bir şeylere karşı memnuniyetsizlik hissine kaynaklık etmektedir.
Başarılı olabildiğim tek şey ince olmak. Aslında bunda bile başarılı değilim, çünkü benden çok daha ince olanlar var. Gazete ve dergilerde çok zayıf anorektikler görmekten nefret ediyorum. Çünkü burada bile ne kadar beceriksiz olduğumu görüyorum.
Reklam
Barbie bebeği gibi olmak, ince bir bele sahip olmak bilhassa genç kadınlar tarafından içselleştirilmiştir.
Kendimi görmek istemiyorum, bunun çok iğrenç olduğunu düşünüyorum.
Freud, bizi şaşırtmayacak şekilde, "Yaptığım dikkatli gözlemlerim sonucunda, meşhur anoreksiya nervoza, bana göre cinselliğin gelişmediği bir melankolidir" demektedir. Onun deyimiyle yeme tüm diğer lezzetler gibi libido veya cinsellik güdüsünün bir ifadesidir. Klinikçiler de onu doğrulayan tespitlerde bulunarak, anorektiklerin genellikle cinsel açıdan aktif olmayan ergenler olduklarını söylerler. Psikanaliz kuramcıları AN'nin odipal çatışmasını tamamlayamamış ergenlerde ilkel bir savunma düzeneği olarak ortaya çıktığını ileri sürmüşlerdir. Onlara göre, yeme davranışının bir diğer anlamının gebelik olduğu dile getirilmektedir. Cinsel dürtüleri ile başa çıkamayan anorektik bireyler, oral doyumun cinsel haz ile ilişkilendirildiği bir döneme gerilerler. Cinsel dürtüler ve hamilelik korkusuyla kombine olmuş oral yoldan döllenme fantezisi anoreksiya nedeni olabilir. Cinsel uyarılma sürdüğü için oral doyuma uygulanan yasak giderek ağırlaşmaktadır. Bu doğrultuda görüş beyan edenlerden biri olan Bohanon, anorektiklerin genellikle yetişkin cinselliğinden korku duyduklarından hareketle, onların feminen kıvrımlarının ve adet görmenin gelişmemesi veya kaybolması sayesinde bilinmeyen ve korkutucu gelen kadınlık ve cinsellikten uzak durduklarını savunmaktadır. Bu durumda kızlar şişmanlığı oral yoldan hamilelikle özdeşleştirmektedirler. Bu, anoreksiyalıların karın bölgeleriyle fazla meşgul olmalarını da açıklamaktadır.
16. Yüzyıl mistiklerinden Sienalı Alda'nın hayatını anlatan çalışmalar, onun taş döşeli yatakta yattığını, kendini zincirle kırbaçlattığını, vücuduna dikenler sardığını, Mesih'in ayağını delen türden ağaç çiviyle bedenini çentip oyduğunu aktarır. Montaulu Dorothi de Mesih'in çarmıha gerildikten sonra yüzüstü defnedildiği gibi kendisini çarmıh
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.