Yüksel Çelik

Şeyhü'l-Vüzera Koca Hüsrev Paşa yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
15
Okunma
3
Beğeni
1.068
Görüntülenme

En Yeni Yüksel Çelik Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Yüksel Çelik sözleri ve alıntılarını, en yeni Yüksel Çelik kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
sultan abdülaziz'in yurtdışı seyahati
‘Diyâr-ı küfrü temâşâ” bahsine gelirsek; Sultan Abdülaziz, Fransa İmparatoru III. Napoléon'un Paris Uluslararası Sergisi'ne ve İngiltere Kraliçesi Victoria'nın da Londra'ya davetleri üzerine 21 Haziran 1867'de Avrupa seyahatine çıktı. Eşzamanlı olarak E. Dentu tarafından Paris'te neşredilen Abdul-Azis adlı kitapçıkla Fransız kamuoyuna reformcu, vatansever ve karizmatik bir hükümdar olarak tanıtılan Sultan Abdülaziz, Veliahd Murad Efendi'yle Abdülhamid Efendi'yi de yanına almıştı. Sultaniye vapuruyla çıkılan bu seyahat kapsamında Napoli, Toulon, Paris. Londra, Brüksel, Viyana ve Budapeşte şehirlerini ziyaret eden padişah 7 Ağustos 1867 de Rusçuk-Varna üzerinden İstanbul'a döndü. Kendisine, yurtdışına resmi ziyaret gerçekleştiren ilk ve tek Osmanlı padişahi unvanını kazandıran bu seyahat, Avrupa kamuoyunda büyük bir ilgi uyandırdı. Paris ve Londra'da basın-yayın yoluyla faaliyet gösteren muhalif Yeni Osmanlılar sınır dışı edildiler. Diplomatik açıdan ise Avrupa devletleriyle ilişkilerde nispeten bir yumuşama sağlandı; Eflak-Boğdan, Sırbistan ve Girit'teki isyanların bertaraf edilmesinde ve Balkanlar'da barışın sağlanmasında olumlu katkısı oldu. Sultanın Avrupa seyahati dış dünyayı bizzat tanımaya yönelik bir hamle olduğu kadar, Batı kamuoyunda imaj tazeleme isteğinin bir tezahürü olarak da yorumlanabilir. Bu seyahatle edinilen tecrübe, saray ve çevresinde, şehircilik, mimari, müzik, kültür, sanat ve sosyal hayat konularında, diğer bir ifadeyle gündelik hayatta belirgin bir değişim ve dönüşüm sürecinin başlamasında ve alafranga kültürün yerleşmesinde etkili olmuştur.
Sayfa 224Kitabı okudu
siyasi muhalefet: meslekçiler ve yeni osmanlılar
Osmanlı İmparatorluğu'nda kamuoyu anlamındaki efkâr-ı umûmî terimi 1860'lar da kullanılmaya başlandı. Tanzimât döneminde açılan yeni eğitim kurumlarından mezun olanlar, tahsil için yurtdışına gönderilenler, yabancı dil bilen memur ve bürokratlar toplumda dış dünyayı bilen, siyasi gelişmelere duyarlı, bilinçli ve aynı zamanda muhalif bir kesim yarattı. Siyasi, idari ve hukuki dönüşümü sağlayacak reformların aksatılmaması ve süratle anayasal-parlamenter bir sisteme geçilmesi, muhalif aydınların temel talepleriydi. 'meşrûtiyet' ve 'meşveret' yanında, 'hürriyet', 'hamiyyet' ve 'medeniyyet' kavramlarını öne çıkaran muhaliflere göre Tanzimât ve Islâhât fermanlarında hukukun üstünlüğüne yapılan vurguya rağmen, sergilenen kötü ve baskıcı yönetimden Bâbıâli, yani hükümet sorumluydu. Bu nedenle Fuad Paşa ve Âlî Paşa'yı kıyasıya eleştiren muhaliflerde, Meslekçiler hariç keskin bir saltanat ve padişah karşıtlığı gözlenmez.
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
1840-1871 arasındaki dönemde, devlet Ekānim-i selâse (Üç İkon) veya Erkân-ı selâse-i Tanzimât (Tanzimât'ın Üç Rüknü/ Dayanağı) olarak da adlandırılan Mustafa Reşid, Âlî ve Fuad Paşalar tarafından adeta nöbetleşe yönetildi.
Sayfa 213Kitabı okudu
kuleli vakası 1859
Nakşî-Halidî şeyhler, paşalar, alafranga gençler ve hamiyetperver memurlardan oluşan bu kozmopolit koalisyonun ideolojik ortak bir ajandası yoktu, ancak padişah ve hükümetin devrilmesi konusunda mutabıklardı. Kuleli İttifakı'nı oluşturan bu parçalı ve heterojen yapı, hadiseyi gericilik-ilericilik, devrimcilik-muhafazakârlık ekseninde değerlendirmenin mümkün olmadığını göstermesi bakımından da önemlidir.
Sayfa 207Kitabı okudu
Tanzimât reformları, planlı-programlı olmaktan ziyade pratik ihtiyaçların karşılanmasına yönelikti. Tanzimâtçıların sıkıntısı, reformları özümseyip hayata geçirecek nitelikli kadrolardan, sağlam bir mali yapı ve reformlar için gerekli makul süreden mahrum olmalarıydı.
Sayfa 172Kitabı okudu
Gülhâne Hatt-ı Hümâyunu, II. Mahmud'un saltanatının son on üç yılında gerçekleştirilen idari, iktisadi, askeri ve sosyal düzenlemelerin eseridir denilebilir. Bu dönemde sadece kapsamlı reformlar gerçekleştirilmedi, bu büyük dönüşümün adı da 'Tanzimât-ı Hayriyye' ve 'Tanzimât-ı Mülkiyye' olarak konuldu. Keza vefatından bir yıl önce benzer bir fermanın ilanının tartışıldığını, ancak başta Âkif Paşa olmak üzere yakın çevresinin, mutlak iktidarını sınırlandıracağı yönündeki ikazları nedeniyle bundan vazgeçildiği nakledilir. Dolayısıyla Gülhâne Hatt-ı Hümâyunu'nu sadece Mustafa Reşid Paşa'ya mal eden, zamanın ruhunu, devlet aklını ve bürokratik tecrübeyi tek bir şahsa indirgeyen kemikleşmiş ezberler ve fermanı 'can havliyle bir gece evinde kaleme aldığı' şeklindeki dramatik-romantik kurgular tarihsel realite karşısında hükümsüzdür.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.