Ev, fiziksel açıdan olduğu kadar ruhsal olarak da perişan durumdaydı. Ruhsal açıdan bir tavşan deliğiydi, balık istifi bir yaşantının getirdiği sürtüşmeler yüzünden kavrulmuş, duygusallıktan kokuşmuş bir mezbelelik. Aile üyeleri arasındakı boğucu samimiyetler, delice müstehcen ilişkiler! Anne manyak bir şekilde çocuklarının üzerine titrerdi (kendi çocuklarının)... Bir kedinin, yavrularının üzerine titrediği gibi; ama konuşabilen ve tekrar tekrar "Bebeğim benim," diyen bir kedi. "Bebeğim, ah sütümü emiyor, minicik eller, açlık, ve o
ağza alınmaz ızdırap verici zevk! Ta ki sonunda bebeğim uyuyana dek, sonunda bebeğim ağzının köşesinde beyaz bir
süt baloncuğuyla uyuyana dek. Minik bebeğim uyuyana..."
Selammm Canımlar
O kadar özlemişim ki Payel' in kalemini bayıla bayıla okudum resmen kitabı. İnanılmaz güzel bir mahalleye, dostlukların hala kol gezdiği, sevdaların hala masum yaşandığı, ufak dedikoduların baş gösterdiği, komşuculuğun hala devam ettiği bir mahalleye ışınlandım resmen.( Atın beni Mor Salkımlı Sokağa lütfen ) Aslında okuyan
Herkese Merhaba,
Aktif olarak devam ettiğim bu platform da ikinci 10 puanımda hayırlı uğurlu olsun diyelim. Yine ilk 10 puanım serinin ilk kitabına gitmişti, ikinci kitabıda 10 puan verdim. Eleştirilerim var tabikide ilk kitap yıldızlı 10’du. Bu kitap sadece 10 diyorum :D
İlk önce kitap baya uzundur. Yazar 2 kısma ayırmış kitabı ve bundan ötürü
Tsunamiden önce gelen okyanus dalgaları gibi bir süre üze- rime hafiflik çöktü. Ardından, en sonunda, sıcak bir zevk dalgası kabararak tüm vücuduma vurdu ve bedenimdeki her bir kas ve sinir hücresini alabora etti. Kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi atıyordu.
Vücudum şiddetle titreyip sarsılıncaya kadar ilk dalgayı di- ğerleri de takip etti.