Yunan mitolojisinde adı geçen Sisifos, hilekarlığı ve kurnazlığı ile bilinen bir kral olarak anlatılıyor. Öyle ki, bu yönüyle artık sınırları zorlayan Sisifos, Tanrılar’ı fazlasıyla sinirlendiriyor ve nihayetinde, kendisi henüz bilmese de sonsuza dek sürecek bir cezaya çarptırılıyor. Bir dağın eteğinde koca bir kaya ile baş başa bırakılan Sisifos’un cezası, bu kayayı dağın zirvesine kadar sürüklemek oluyor. Kral uzun uğraşlar sonucunda hedefine ulaşmaya yaklaşsa da kaya her seferinde yeniden aşağıya düşüyor. Bu olay üzerine Sisifos, bu kısır döngünün sonsuza kadar süreceğini anlıyor. Fakat yine de Tanrılar’a meydan okuyarak defalarca kayayı dağın zirvesine doğru ilerletmeye devam ediyor. Tıpkı Hayat Gibi… Albert Camus, Yunan mitolojisindeki bu anlatıdan esinlenerek kaleme aldığı Sisifos Söyleni’nde, bu mitolojik olayı hayatla ilişkilendiriyor. Hayat da aynı Sisifos’un hikayesinde olduğu gibi sürekli bitmek tükenmek bilmeyen bir çaba ile devam ediyor. Üstelik bu çabanın sonunda varılacak bir nokta olmadığının da herkes farkında… Yaşam bu kadar boş bir yolculuksa, intihar mantıklı bir çıkış yolu mudur? Okuyucuyu bu soru çevresinde dolaştıran kitap, bakış açısını değiştirerek yaşama dair yeni bir hedef noktası belirliyor. Milyar yıllık dünyada gelmiş geçmiş onca insanın, bu “absürt” denilebilecek çabayı sürdürerek hayatta kalmasının elbette ki bir sebebi olmalı… Bu da hiç şüphesiz ki başkaldırı! Hayata başkaldırmak, intihar etmek değil; tüm bu absürtlüğe inat yaşamayı sürdürebilmektir. Ve mutluluk da ancak ve ancak başkaldırı yoluyla mümkün olacaktır!"
Albert Camus
Albert Camus
Sisifos Söyleni
Sisifos Söyleni
İsveç'te Kur'an Yakılması Üzerine
Sanırım vakit Heinrich Heine'yi hatırlama vaktidir. 10 Mayıs 1933'de Nasyonal Sosyalist Alman Öğrenci Birliği üyeleri ve halk, o günkü adıyla Opernplatz'da, ateş yeminleri eşliğinde toplu bir histeri ile "sakıncalı" kitapları ateşe atarken aslında 1821 yılında Heinrich Heine'nin ortaya attığı meşum kehaneti hayata
Reklam
Hukuk Her Devrin Sopası Olabilir mi?
Bir şiir, tekerleme, özdeyiş, atasözü, türkü, şarkı ve dua gibi ezberleyip, sık sık tekrarlayarak hayatımıza katmamız gerekenler arasında; hukuk ilkeleri, temel düşünce ve insani kriterler de olmalıdır. Bazılarına gereksiz ve sıkıcı gelebilir fakat uyumlu bir birlikte yaşam için zorunluluktur. Bana da mideyi doldurma işlemi sıkıcı geliyor fakat
Ben bereketli bir insanım istediğim işi yaparak para kazanabilirim ben başarılı bir insanım istediğim her alanda başarılı olabilirim önemli konularda risk alacak cesarete sahibim ben iç sesimi dinlerim doğru zamanda harekete geçerim güçlü duruşum doğru kişileri nesneleri ve durumları kendime çekiyor kendime inanıyorum hayattan ne istediğimi
İyileşen Çocukluğum İyileşen Anneliğim
Kitap ‘’Kendi iç doğumuna hoş geldin’ diye başlıyor.. İçimizdeki çocuk gülsün ki, kendi çocuklarımız da huzur bulsun diye devam ediyor.. Ne derin ne doğru ne içten sözler… Herkesin çocukluğuna hitap eden, çocukluk sorunlarımıza değinen ve çözümler sunan harika bir kitap. Geçmişi yönetmekle kabullenmekle ilgili güzel tavsiyelerde bulunmuş. Neredeyse yarım günde bitecek kadar (ki ben yarım günde bitirdim 😇) akıcı ve yalın bir dil ile yazılmış. Toplam 6 bölümden oluşan aktarılan genetik kodlardan tutunda iletişim diline geçmiş travmalardan, asıl sevginin tanımına kısacası okuyan herkesin KENDİ KENDİNİN EBEVEYNİ OLMAK ve bunun için neler yapılabileceğinin derinlemesine çözüm önerileri ile anlatıldığı muhteşem bir kitap 📌 Kitabın SON SÖZ/LEŞME bölümü ise hayata yeni bir sayfa açmalık değil yeni bir defter almalık bir bölüm…
Deneme
Ne kadar büyüksün İstanbul bağrında kötü yede yer var iyiliklere de yer var. Bağrında aşklara da yer var ayrılıklara da yer var. On sekiz bin âleme rahmet olarak gönderilen Muhammed Mustafa (SAV.) ‘in bile hadisine nail olmuşsun. Niceleri seni fethedebilmek için can vermiş. Eba eyyübel Ensari'yi doksanlı yaşlarda cihat için yollara düşürmüşsün.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.