O nasıl bir sondu diyerek başlamak istiyorum öncelikle.Okuduğum süre boyunca aklımın ucundan dahi geçirmeyeceğim öyle bir sonla bitti ki kitap,son satırları okurken hissetiklerim tüm hikayenin seyrini değiştirmekle kalmayıp,benim de kitabı kapattığımda hikayeyi tekrar düşünmemi gerektirdi. Bazı kitaplar vardır okurken kendimizi hikayenin içinde buluverirsiniz bir yerinden sizi yakalar ve içine çekiverir tamda öyle işte..
Zaten alıntılarımdan da gördüğünüz üzere mükemmel ötesi bir kalemi var sevgili Tarık abimin
.
Kitabın konusuna gelecek olursam 34 yaşında geçmişiyle ilgili yaşadığı sıkıntılardan dolayı mecburi olarak terk ettiği mahallesine,kansere yakalandığı için tekrar geriye dönmek zorunda kalan bir adamın hikayesini anlatıyor.Mahallesini terk etmesine sebep olan yarım kalmış hikâyesiyle en çok da İlknur’la ve kendiyle yüzleşiyor.
Burada hikayeden çok bize hissettirdikleriydi bence önemli olan.
Geçmişe birlikte dönüyor,yaşadıklarını birlikte hissediyor,depresif bir ruh haline bürünüyor,kendinizi karakterin yerine koyuyor,sorguluyorsunuz.Bunu yapmaya mecbursunuz,zira Tarık Abi bunu bilerek her kitabında yapıyor bize. Anlatılamaz bir duygu okumanız ve o atmosferin yüzünüze çarpması gerekiyor.
Bu duyguları hissetmeniz için muhakkak ki kitabı okumanızı isterim.