Ve vakit elverirse, keyfim de yerindeyse, nemli çayıra uzanırım ya da ilk bulduğum sağlam ağaca tırmanırım, dallarda sallanır, tomurcukların rayihasını, taze reçinenin kokusunu içime çekerim, tepemdeki dalların ağını, yeşilin ve mavinin birbirine karıştığını görür, uyurgezer gibi sessizce adım atarım çocuk luğumun kutsal bahçesine. Oraya bir kez daha girivermek, ilk gençliğin berrak sabah havasını solumak ve bir kez daha, kısa bir an, dünyayı Tanrı'nın elinden çıktığı gibi, gücün ve güzelliğin mucizesinin bizzat bizde gerçekleştiği çocukluğumuzdaki gibi görmek öyle nadir, öyle enfes bir duygudur ki.