ŞEMS'E MERSİYE
Gökyüzü şu ayrılığı duyup anlasaydı
Yıldızları ağlardı, güneşi ve ayı da.
Padişah bilseydi ne çeşit tahttan indirileceğini
Kendi de ağlardı, tahtı ile tacı da.
Uçan kuş, bilmiş olsaydı niye avlandığını
Kırılır kolu kanadı, başlardı ağlamaya
Hüneri aldatmasaydı Eflatun'u
Çığlık atıp ağlardı hünere ve sanata da.
Denizlerde salına oynaya giden şu gemi
Başına geleni bilseydi ağlardı oynayacağına.
Rüstem bile anlasaydı şu feleğin kahrını
Gücüne kuvvetine ağlardı kılıç sallayacağına.
Sağırdır kulağı ecelin, işitmez feryatları
Yoksa dayanır mıydı hiç kanlı yürek sağnağına
Öz çocuğunu yiyen bir dev-anadır dünya
Yok'sa nasıl katlanırdı ecelin bu tuzağına
Toprağa kaptırdığı can- cevheri uğruna
Alt üst olup çığlık atmalı değil miydi şu dünya
Tebrizli Şems gitti gideli neyleyim şimdi
İnsanların övündüğü o varlık için ağlayan gözleri?
O gitti, manâlar alemi düğün dernek içinde
Lakin göz yaşına boğuldu, bu dünyanın her şeyler"