Hz. Mevlana
"Derdin kendindendir bilmiyorsun, derman yine sendedir.
Bugün her nedense yine çok ağladım. Ayrıca saplantılarım daha da güçlü bir şekilde ortaya çıkarak herşeyi gölgeliyor! Bunun gerçek­ ten üstesinden gelmiş olduğumu zannetmiştim. Ancak bu kadar uzun süre saplantılara sıkıştıktan sonra, bu kadar ani bir değişim çok kolay olurdu. Hz. Mevlana şöyle der: Günde elli sefer içimde şu sesi du­ yanm: "Avlanmayı bırak, aga atla" (OS, s. 58). Sanırım geri dönen sap­ lantılarım da bana şöyle diyor: Kendini aldatmayı bırak, herşey senin hayallerinden çok farklı.
Reklam
Hikmet Damlası: Nisbeti Koruma Usulü
Hâce Ubeydullah Hz. Horasan'a gitme izni verdiği bir dervişe şöyle nasihat etti: "Hâce Alâeddin hazretlerinden ayrılırken bana demişti ki: Yolda giderken kendinle sözleş! Filan mevkiye varana kadar nisbetimi muhafaza edeceğim, gafil olmayacağım de! Sonra belirlediğin yere vardığın zaman bir başka yer daha kararlaştır ve oraya kadar, yine gafletten uzak dur. Bu tarz üzere, yer yer, durak durak mesafeleri kat et.Meleke haline gelene kadar bu şekilde nisbet alıştırması yapmaya devam et."
Şimdiye kadar, deneyimlerimi kelimelere aktararak günlüğüme yazmak zor geldiğinde benzetme, mecaz ve özellikle Hz. Mevlana'nm sözleriyle bu zorlu­ğu kısmen aştım. Bu noktada benim için, deneyimin niteliğini anlaşılabilir bi­ çimde ifade etmek mümkün değil. Kullanılacak zamirler dahi uygun değil. "Biz" uygun değil, çünkü iki kişi içeriyor. Ama "biz" "BlR" olmuştuk. "O", doğru değil. Çünkü bu zamir, algılamada "ayrılık, uzaklık" ifade eder. Varoluşun bu halini ifade edebilmeyi "biz", "ben" ya da "o" ile mümkün görmüyorum. Yine de en makul yaklaşım alıntıları kullanmak. Hadis der ki: "Allah ile bir an'ım var ki orada ne gönderilmiş Resullerden birinin ne de Allah'a yakın olan bir meleğin sığabileceği bir yer vardır." Fakat bu, daha büyük bir ölçü­nün tasavvuru için tamamen imkansızdır.
Hz. Mevlâna’nın sözünü hatırladım; Herkese “Gel!” demiş… Yine de anneme, “Herkes gelsin! Ama sen gelme!” demek istedim. Sonrasında ise kalbime dönüp bakınca, “İyi ki bu süreçten geçtikten sonra burada, bu haberi aldım,” diye düşünerek şükrettim. Hz. Mevlâna Muhammed Celâleddîn-i Rûmî ve varlığına şükürler olan kedisi Müezza… Onlar sayesinde anneme kızmadım; onu anlamaya, dinlemeye, tam olarak duymaya çalıştım.
Sayfa 216 - İndigo YayınlarıKitabı okudu
Bu izahât anlaşıldıktan sonra metnin şerhi böyle olur: Peygamberler zikr olunan ilmi her ne vakit görseler, ancak hâtem-i evliyâ mişkâtından görürler. Ve mişkât-ı hâtem-i evliyâ, velâyet-i hâssa-i muhammediyyedir ve makâm-ı mahmûddur; ve o ilmi oradan cihet-i velâyetleriyle alırlar, cihet-i nübüvvetleriyle almazlar. Ve hattâ her bir peygamber
Sayfa 214 - Fass-ı Şit (18 Numaralı Metin Şerhi)
Reklam
246 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.