Çünkü insan gerçek dostlarını kara gününde, yaşadığı o talihsizlik anında tanıyordu.
Orijinali ise ''İnsan gerçek dostlarını felaket anında tanır. Yenilgi yılları, iyi bir okuldur.''
Kitabın 10 sayfası İslam diniyle ilgili yazarın görüşlerini içeriyor. Geriye kalan sayfaları ise daha çok bazı felsefe, ideolojik akımların temel düşüncelerini açıklıyor. Bu açıdan bakılınca kitap bir felsefe kitapçığı gibi duruyor. Bu akımların İslam dinine verdiği zararlar üzerinde duruluyor. Bilinen şeyler kısacası. Materyalizmdir, sosyalizmdir, ateizmdir, budizmdir vs... Benim sormak istediğim şey şu: İslam dinine tarikatlar mı daha fazla zarar vermiştir sosyalizm mi? İslam dinine siyasal islam mı daha fazla zarar vermiştir yoksa budizm öğretisi olan yoga mı daha fazla zarar vermiştir? Yogaya kaç tane müslüman maruz kalıyor, siyasal İslama kaç müslüman maruz kalıyor? Tarikatlarda her gün Allah'a şirk koşuluyor bundan daha büyük zarar mı vardır? Üstelik bunları da müslümanlara öyle pazarlıyorlar ki müritleri salya sümük "hüüü hüüü" diye ağlıyor. Boş bir kitaptır.
Kitaptaki her karakterin ve her yerin bir masalı var. Bu masalların her biri bir olayla birbirine bağlanmış durumda. Bu yönüyle Ahmet Ümit'in "Masal Masal İçinde" kitabına benzettim. Kitaptaki çizimler ise bana "Momo" kitabını hatırlattı. Okumaya ara verdikten sonra tekrar başlama için giriş olarak okunabilir. Akıcı bir kitap
Kız, sen bana bir yıl bak! Bir yılda gelmezsem iki yıl bak! İki yılda gelmezsem üç yıl bak! Gelmezsem o vakit benim öldüğümü bilesin! Aygırı atımı boğazlayıp aşımı ver! Gözün kimi tutarsa, gönlün kimi severse ona var, dedi.