Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Bütün hayatı küçücük bir odadan ibaret olan Kenan, kendi dünyasında kitaplara sığınır. Buhranlı dünyasından ancak kitapları çıkarabilir
onu. Hikayesinde bir kitap eşlik ediyordu ona, Râzâbad’a Yolculuk. Hiçbir yere ait olmadığını düşünen Kenan kitabı anlamaya, çözmeye çalışır. Kitabı çözmeye çalışırken kendi hikayesini görmeye, anlamlar çıkarmaya başlar. Hasret ile Vuslat, karanlık ve aydınlık, ölüm ile yaşam, geçmiş ve gelecek, zalim ile mazlum, Zahir ile Batın arasındaki zıtlıkları çözmeye başlar.
Yalnız ve yorgun olan Kenan, zaman zaman eşinin hayalini düşler hülyalara dalar. Buhravi bir yalnızlığa, üzüntüye sürükler kendini. Karanlık içinde yürürsen karanlık da senin için de yürür. Bu karanlıktan çıkması, ait olduğu yeri bulması gerekiyordu. Kitap da şöyle diyordu; insan ait olduğu yeri bulana dek gurbettedir. Kenan da gurbetteydi.
Öyleyse yürümek gerek; hiç değilse durdukça ağırlaşan yükü, adımlara bölüştürmek gerek..
Yola çıkan kimselere evvela yolun kendisi yol gösterir. Râzabâd’a Yolculuk kitabı da her hikayesinde Kenan’a yolunu hatırlatır. Kendi varlığını görür her bir hikayede..
Arafta Yedi GeceCihan Çetinkaya · Timaş Yayınları · 202445 okunma
Zygmunt Bauman, henüz aramızdan ayrılmadan yazdığı bu kitapta, işini gücünü, kapıyı çalmak üzere olan ölümü boş verip bizi uyarmayı görev biliyor. Şunları söylüyor: Kamusal insan çökmüştür. Politik kategorileri psikolojik kategorilere indirgeyen bir mahremiyet ideolojisi yükselmektedir. Bir yanda özgürlük ihtiyacı diğer yanda aidiyet açlığı; bir yanda yalnızlık diğer yanda topluluğun içinde erime korkusu... “Senin hayatın, senin seçimlerin, senin kimliğinin parçası...” insana dair en çok duyduğumuz sözlerdendir. Herkes kendi kimliğine yakın olanları “biz” olarak niteleyip, onları kardeşleri olarak görürken diğerlerini dışlıyor. Hiç tanımadığı insanların hayali cemaatine üye olduğuna inanıyor insanlar. Yalnızlıktan kurtulabilmek için küçük pohpohlamalar, yakınlaşmalar, hayali cemaatine mümkün olduğunca kendisi hakkında ifşaatta bulunma, herkes gibi olmaya çalışmaktan başka bir yol kalmıyor.