1) ''Duvarları, dünyanın hiçbir gürültüsünü duyurmayan bir cezaevinde bile olsanız - gene hiç değilse bir çocukluğunuz , anılarınızın bu değerli görkemli zenginliğiniz, bu hazneniz yok mudur?'' ( Remzi kitabevi 2.basım Çeviren: Melahat Uçar)
2) ''Siz dışa bakıyorsunuz ve işte asıl bunu yapmamalısınz. Yalnız tek bir yol vardır: İçinize dönün. Size yaz diyen nedeni araştırın. Kökleri ; yüreğinizin en derinliklerinde dal budak salıyor mu, buna bakın. Yazmanız yasak edilince, artık yaşayamayacak mısınız?'' sf: 14
3)''Sanat eserlerine eleştirici sözlerle yaklaşılamaz ; eleştirilmeğe kalkılınca da birçok anlaşamamazlıklar doğar. İç olaylar, çoğunlukla bizi inandırmağa çalıştıkları halde, elle tutulup sözle söylenemiyor, çoğu da anlatılamıyor. Bunlar, sözcüğün hiç giremediği yerde oluyorlar, ölümlü hayatınız yanında ölmezlik kazanmış olan büyülü varlıklarıyla sanat eserleri açıklanamıyor.'' sy: 13
4)''... belki de erkekle kadının, olumlu olumsuz yanıltıcı bütün duygulardan kurtulara, birbirlerini, karşıt varlıklar olarak değil de kardeş ve komşu olarak aradıkları, üzerlerine yükletilmiş olan ağır cinselliği birlikte, ağır başlılıkla, dayanarak taşımak üzere insan olarak birleştikleri zaman olacaktır.'' sy: 30
5)''Sanatçı olmak demek, özünü zorlamadan, rahatça, bahar fırtınalarına göğüs gererek, ya ardından bir yaz gelmezse diye düşünmeden duran ağaç gibi olgunlaşmak demektir. Yaz gene de gelir ama, yalnızca sabredenlere gelir: önlerinde sonsuz varlık varmış gibi tasarlanmadan sessiz ve yürekleri geniş olanlara gelir.'2 sy: 23
6)'' Sanat eserleri, sonu gelmiyen bir yalnızlık içindedir. Onlara eleştiri ile yaklaşılamaz. Onları ancak sevgi kavrıyabilir, sevgi yaşatabilir onları ve her birinin hakkını gene sevgi verir ancak...'' sy: 22