Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. Yûsuf'un kıssasından alınacak dersler şöyle özetlenebilir:
Sûrede Hz. Yakub'un Allah'a imanı ve bu iman sayesinde musibetlere karşı gösterdiği sabır ve tevekkülü anlatılmıştır. Sevgili oğlu Yusuf'u kurtların parçaladığı yalan haberi kendisine söylendiği zaman dahi metanetini yitirmemiş, sabretmiş ve Allah'ın yardımına sığınmış tır (âyet 18). Diğer oğlu Bünyamin'i kardeşleriyle birlikte Mısır'a gönderdiği zaman da en hayırlı koruyucunun Allah olduğunu vurgulamıştır (âyet 64). Yûsuf hakkındaki aşırı derecede üzüntüsünden dolayı oğullarının, "büsbütün helâk olacaksın" şeklindeki uyarıları karşısında o, gam ve kederini sadece Allah'a arzettiğini ifade etmiş ve oğullarına, Allah'ın rahmetinden ümit kesmemelerini, gidip Yûsuf'u ve kardeşi Bünyamin'i aramalarını emretmiştir (âyet 86-87) Hz. Yûsuf, zindandaki arkadaşlarını tevhid dinine çağırmış ve Allah'ın birliğine dair onlara çeşitli aklî deliller getirmiştir. Onun bu üslûbu güzel bir davet örneğidir.
Reklam
Hz Aişeye iftira (Nur 11-20)
Hz. Âişe’nin de katıldığı bir yolculuk olayına ve bazı münafıkların bunu fırsat bilerek onun hakkında uydurdukları bir düzmeceye atıfta bulunmaktadır. Müslim’in (“Tevbe”, 56) genişçe rivayet ettiği olayın özeti şöyledir: Hz. Peygamber hicretin 5. yılında (Benî Müstalik diye de anılan) Müreysî‘ seferine çıkarken her zaman yaptığı gibi eşlerinden
Siret-i Nebi
Ben ise daha küçük genç bir kızdım ve Kur’ân’dan ezberim çok değildi. Bu nedenle şöyle dedim: “İnsanların benim hakkımda söylediklerini duyduğunu ve onların senin kalbinde yerleşip, senin de onlara inandığını biliyorum. Eğer size masum olduğumu söylesem -ki Allah benim masum olduğumu biliyor- bana inanmayacaksınız. Fakat eğer Allah’ın masum olduğumu bildiği şeyi yaptığımı ikrar etsem bana inanırsınız.” Daha sonra Ya’kûb ismini hatırlamak için zihnimi yokladım, fakat hatırlayamadım. Bu nedenle şöyle dedim: Fakat ben Yûsuf’un babasının dediği gibi diyeceğim: “Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp uydurduklarınıza karşı (kendisinden) yardım istenecek olan Allah’tır.” (Yûsuf: 18)
Sayfa 340 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
(Artık bana düşen) güzel bir sabırdır. (12/Yûsuf Suresi, 18)
Reklam
Allâh'tan Başkasına Yöneltilmesi Caiz Olmayan İbadet ve Çeşitleri!!!
Allâh'tan başkasına yöneltilmesi doğru olmayıp kendisinde Allâh'a ortak koşulması caiz olmayan ibadet, çeşit çeşittir. Bunlardan biri, hayrı celbetmek için yahut bir zararı def etmek için yapılan duadır. Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Mescidler yalnız Allâh'ındır. O hâlde Allâh ile birlikte hiçbir kimseye dua (ibadet)
وَجَٓاؤُ۫ عَلٰى قَم۪يصِه۪ بِدَمٍ كَذِبٍۜ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْرًاۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ وَاللّٰهُ الْمُسْتَعَانُ عَلٰى مَا تَصِفُونَ “Yûsuf’un gömleğini de üzerine yalandan bir kan sürüp getirmişlerdi. Babaları şöyle dedi: “Hayır! Belli ki, nefisleriniz sizi aldatıp, böyle kötü bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen, en güzel şekilde sabretmektir. Ne diyeyim, sizin bu anlattıklarınız karşısında yardımına sığınacağım tek merci yalnız Allah’tır!” Yûsuf Suresi 18. Ayet-i Kerîme
"Artık bana düşen, güzel bir sabırdır." Yûsuf Sûresi / 18. Ayet
KURBAN NİSÂBI VE VACİP OLMASININ ŞARTLARI
Kurban nisâbı: Aslî ve zarûrî ihtiyaçlarından başka, fitre vacip olacak kadar malı-parası olan, hür ve mukîm erkek ve kadın her Müslümana kurban kesmek vaciptir. Bu malın -zekât nisâbında olduğu gibi- artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi şart değildir. Aslî ve zarûrî ihtiyaçlar şunlardır: Evi, evinin kâfî miktarda eşyası, bineği (atı veya arabası), üç türlü giyeceği -yani iş elbisesi, günlük giydiği elbise, bayram ve benzeri günlere mahsus elbisesi- kendisinin ve nafakası kendisi üzerine vacip olanların bir aylık nafakalarıdır. Bundan fazla olarak 80,18 gr altın veya aynı kıymette başka bir şeye sahip olan kimselerin sadaka-i fıtır (fitre) vermesi ve kurban günlerinde kurban kesmesi vacip olur. Kurban kesmeye mahsus olan günlerde (bayramın 1. 2. ve 3. gününde ve Şâfiî Mezhebi’nde 4. günü dâhil akşam vaktine kadar) zengin (yani nisâba mâlik) olan kimsenin de kurban kesmesi vacip olur. Hür, mukîm ve nisâba mâlik bir Müslümanın küçük çocukları için de kurban kesmesi müstehâbdır. Zâhiru’r-Rivâye’de böyledir. Fetva, buna göredir. İmâm Hasan bin Ziyâd’ın, İmâm-ı Âzam Hazretlerinden rivâyetine göre ise bu kişinin küçük çocuğu için kurban kesmesi vaciptir. İmâm-ı Âzam ve İmâm Ebû Yûsuf Hazretlerine göre kurban kesmekle mükellef olmak için, akıllı ve bâliğ (ergin) olmak şart değildir. Delinin ve henüz bâliğ olmamış çocuğun mallarından, babaları yahut vasîleri kurban keser ve onlara yedirirler. Yediklerinden artanı, bunlar için (elbise gibi) kendisi ile faydalanılan bir şey ile değiştirebilirler. Fakat İmâm Muhammed’e göre kurban kesmekle mükellef olmak için, akıllı ve bâliğ olmak şarttır.
Reklam
Gençlerimiz, Milli ve Manevi Değerlerimizin Emanetçisidir
Bugünkü hutbeyi çok beğendim, maşallah bu tarz hutbelerin devamını beklerim. Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimizin bizlere verdiği en büyük nimetlerden birisi gençliktir. Gençlik, fiziksel, ruhsal ve duygusal değişim yaşadığımız, karakter ve kişiliğimizin geliştiği bir çağdır. İnsan, geleceğini büyük oranda gençlik döneminde şekillendirir. Edep ve
Hakimiyet kayıtsız şartsız Allah'a aittir.
youtu.be/psWL3IxGRwo ↑ Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir. (7/A'râf, 54) * * Tefsiri: ~ Allah (cc) yaratma sıfatıyla emretme/hükmetme/yasama sıfatını aynı cümlede zikretmiştir. O, yaratmasında ortak kabul etmediği gibi hüküm ve yasamada da ortak kabul etmez. (bk. 18/Kehf, 26) ~ Yaratmak, kayıtsız şartsız Allah’a (cc) ait olduğu gibi egemenlik de kayıtsız şartsız Allah’a (cc) aittir. Bu yetkiyi Allah (cc) adına millete, krala, parlamentoya verenler Allah’a (cc) ortak koşmuş ve O’nun dışında rabler edinmişlerdir. (bk. 9/Tevbe, 31; 12/Yûsuf, 40)
204 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.