Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İleriye akan ırmak döner mi geriye? Denize karışmış su geri dönebilir mi?
Harika bir pasaj.
Daha önceleri bildiğim, bildiğimi sandığım şeyleri kurcalamanın zamanı. İstemenin, bilmenin yeni anlamlar kazanmasının. Bilmenin, istemenin yeni başlayacağını, bu yeniye emekleyerek de olsa başlamak gerektiğini, kendisini buna zorlayan bir şeylerin varlığını, hiç düşünmemiş olduğu şeylerin varlığını, onu bu noktaya getirmiş olan eski istemelerin, bilmelerin altında yatan zorlamaların varlığını, neyin ne olduğunu anlamanın zamanı. Yoksa kolum takılır kalır bir yerlerde. Onu bu noktaya getirmiş olan bilmeyişlerden, düşünmeyişlerden silkinmenin, şimdiye dek, Hilton Oteli Beşiktaş'a nasıl yabancıysa kendisine öylesine uzak olan "niçin"leri bilmenin zamanı. Yoksa hep bilmemek, düşünmemek, bir şaşkın ördek gibi, şaşkın ördekliği kendi seçen bir ördek gibi yüzmek, sağa sola -sazlar arasında, hep aynı göl parçasında uçuşmak.
Reklam
Niçin bütün anaların yasakları Tanrı'nın yasakları gibi kesin değil? Değişik yasaklar, değişik aile kızları. Anasının "sokak kızı" diye dudak büktüğü kızlar "aile kızları"nı biliyorlar mı, onların yasaklarını, aile yasaklarını? Yoksa onların başka, "sokak yasakları" mı var?
Bir sonraki erkek nedense hep bir öncekiyle kıyaslanır. Bir sonraki kadının hep bir öncekiyle kıyaslanması gibi. Sanki yeni marka bir araba alınmış da bir önceki markayla kıyaslanıyor. Çünkü hep bir eşya alır gibi, görülür kadın ya da erkek.
Kapadı kitabı. Okumak istemiyorum ki. Asıl öğrenmem gerekenin şu kitapta olmadığını biliyorum. Okumak. Doldurmak boşlukları. Ama boşluklar rastgele açılmış asfalt delikleri değil ki. Rastgele zift dökerek kapayasm. Şimdi, kendi yalanlarımı, dar sokaklarımı, korkaklığımı, tembelliğimi, bereketli bir patlamadan çok düzelmeyecek bir kambura doğru gelişen sıkıntımı, yalnızlığımı, beceriksizliğimi tanımadan, tanıyıp da üstüne üstüne gitmeden, bu kitabı okumamın yararı var mı? Birşeyler öğrenmek, bir şeyleri bilmek, birşeylere daha bilen gözlerle bakmak, biraz daha yukardan, biraz daha ileriden, güvenmek kendine ve sonra. Ama yine Serpil Hanım’m karşısında ya da Frere Anoine’m önünde bir kaplumbağa gibi çekeceksem ayaklarımı kabuğumun içine, yürüyecek ilerleyecek yerde, koruyucu kabuğumun gölgesinde kahramanlık düşleri görecek- sem... Önce uzat bacaklarını oğlum, ayaklarının nerelere basıp nerelere basamadığını bil, denizde yürü, geç boyunu... su yüzünde kalmayı öğren... nereye bastığını... nereye basabile-ceğini... nereye basman gerektiğini... Bütün bunlan düşündü mü Memet? Bunlan düşünmemiş bile olsa boğazında bir yumruk gibi duydu bunları, bu yumruğu yutkunmak için kitabı okumaya, okurken aralarda sadece ve sadece Serpil Hanım’ın göğüslerini düşünmeye çabaladı.
Sayfa 90
Ah niçin bir iz arıyoruz, niçin nedenler, sonuçlar, niçin anılan, andıkça yaşaran gözler arıyoruz? Bir yüreğin sıkılmasını, avuçların terlemesini, boğazın kurumasını, beynin çatlarcasına zonklamasını istiyoruz? Bekliyoruz. Niçin geriye dönüp bakmak; geriye dönüp bakınca arkada önemli bir şey bulmak istiyoruz?
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Şimdi,kendi yalanlarımı,dar sokaklarımı, korkaklığımı, tembelliğimi, bereketli bir patlamadan çok düzelmeyecek bir kambura doğru gelişen sıkıntımı, yalnızlığımı, beceriksizliğimi tanımadan, tanıyıp da üstüne gitmeden,bu kitabı okumanın yararı var mı?
Gel sözü çoktandır anlamını yitirmiş.
Sadece kendi için, imrenip alamadığı, yetişemediği birçok şeye duyduğu özlemi gidermek için, eksik kalan birçok şeyi, ne olduğunu bilmediği, kavrayamadığı, anlayamadığı ama yine de eksikliğini duyduğu birçok şeyi unutmak için, kanmak için, kandırmak için kendini, şarkı söylerdi.
Bütün anaların, aynı şeylere kızdıklarını, aynı şeyleri söylediklerini sanıyordu; çünkü doğruydu onlar, gerçekti, kesindi. Bütün çocuklar gibi, anasınca konan yasakların, dünyanın yasakları olduğunu sanıyordu, Tanrı yasakları olduğunu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.