Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Züleyha'nın Her Şeyde Yusuf'u Görmesi
Bundan sonra, dedi Züleyha, nasıl eskisi gibi konuşur, nasıl eskisi gibi güler ve ağlarım? Nasıl aynı ağaç olur artık aynı olmayan ağaç, benim kalbimin üzerinden Yûsuf geçmişken? Nasıl eskisi gibi görünür evren gözüme hiçbir vasfı artık eski vasıflarının hiçbirine benzemiyorken? ... Bundan böyle sözcük dağarcığım Yûsuf'un dilinden dökülen sözcükler kadardır. Sadece sözcüklerim değil, hayat sözcükler kadarsa, varlığım da Yûsuf kadardır. ... ... Sanavber ve şimşir ağaçlarıyla kaplı şu yolda yürüdüyse Yûsuf, adımları tarih düşürdüyse şu yola, Benim dünyam ancak bu kadardır bundan sonra.
Sayfa 88 - Timaş Yayınları 70.Baskı
Ey Yusuf`un Rabbi , dedi Züleyha. Hissediyorum ki Bana Yusuf kadar yakınsın Bana kalbim kadar yakınsın Bana benim kadar yakınsın, yok, dedi Züleyha, bana benden daha yakınsın. Sen benim kalbimdesin. Yok yok, dedi Züleyha, Rabbim sen benim kalbimde değilsin, sen benim kalbimsin. #nazanbekiroğlu
Reklam
Ey Yusuf'un Tanrısı, dedi Züleyha. Hissediyorum ki Bana Yusuf kadar yakınsın Bana benim kadar yakınsın, yok, dedi Züleyha, bana benden daha yakınsın. Sen benim kalbimdesin. Yok, yok dedi Züleyha, Rabbim sen benim kalbimde değilsin, sen benim kalbimsin.
Ey kadın, ey fitnenin başı ve her türlü belânın kaynağı; dünyada benden uzak ol! Züleyhâ'nın dudakları acı ile büzüldü: - Ey toprağı ayna eden Yûsuf, dedi; dünya hayatını benden mi kıskanıyorsun? Ben ırmak kenarında çadır kurmuşum, geceler gündüzler önümden akıp gitti. Benim yanan, çırpınan gönlüm bir nefes seni unutmadı. Bu esir can, devamlı bir ateş ve ızdırap içinde, kan döken bir kılıcım. Ne var ki, kın içinde duruyorum!
Sayfa 114Kitabı okudu
Nihayetsiz olan mülkün seyyidi ve Kevser Havuzu'nun sahibi yüce Peygamberimiz, Yûsuf'un zindandan çıkmakta acele etmeyip sabır ve metanet göstermesini medhetmişler ve şöyle buyurmuşlardır: - "Yûsuf'un keremine ve sabrina taaccüb ederim ki ne güzel etmiş. Kendisine yedi semiz ve yedi zayıf inek sorulduğu ânında iken de Allah O'nu mağfiret etsin. Ben O'nun yerinde olsa idim, beni çıkarmalarını şart koşmadan tâbirini söylemezdim. Teaccüb ettiğim bir de şudur ki, melikin elçisi Yûsuf'u götürmeye geldiği vakit yine acele etmedi ve: "Efendine git de, ellerini kesen kadınların dertleri ne idi de kestiler!" diye sor, dedi. Ben O'nun yerinde olsa idim, O'nun kadar zindanda kalmış bulunsaydım, hemen elçinin sözüne icabet eder, çıkardım ve özür aramazdım. Muhakkak ki kardeşim Yûsuf hilm ve teenni sahibidir."
Sayfa 103Kitabı okudu
Ey cânımın içi baba, dedi. Acı müdahil, acının olduğu yerde gaflet yok… iyilik kötülükle iç içe, üstelik sınav sınav içinde…
Sayfa 134 - pdf YusufKitabı okudu
Reklam
Yûsuf içinde istememeyi isteyebileceği işareti gördü. Yüzünü gök katlarına çevirdi de, Rabbim, dedi, kuyunun karanlığında beni yalnız bırakmayan, karanlığın ve derinliğin korkusunu bir anda aydınlığa, ümitsizliğimi bir anda muştaya çeviren o zaman, hâlâ koruman altında değil miyim, suç mu yazdın yoksa alnımdaki yazıya? Bütün insanlarla birlikte benim de içimde taşıdığım, gizli ya da aşikâr olan o meyil, şimdi daha derin bir kuyuda değil miyim, ki insan değil miyim? Sen tutmazsan elimden şüphesiz meyil edenlerden olurum. Düştüğüm kuyudan daha derin ve karanlık bir kuyu değil mi güzeller güzeli Züleyha? Tut elimden yoksa boş yere mi göründü o rüya bana?
Sayfa 108 - Yûsuf'un duası..
EĞER KÖLE OLSAYMIŞIM Bir gündü... Hazret-i Yûsuf çocukluk günlerinin en neşeli ve sevinçli demlerini yaşıyordu. Eline bir ayna geçti... Karşısına geçip cemâline baktı... Güzellik ki, dille nasıl anlatılsın... Sanki bir işve fidanı, sanki altın başaklı bir lâle... Kendi güzelliğine hayret etti... Hayret etmekle kalmadı, şöyle dedi: -Eğer köle olup da satılsaymışım, bahâ yetmezdi!... Tabiî ki henüz bir çocuktu. Kendisinden böyle bir zelle zuhur edivermişti... Yüce Allah da O’nu kölelikle mübtelâ kıldı. Ve çok az bir bahâya satıldı... İbn-i Abbas (radıyallahü anh)’dan rivayete göre yirmi dirheme satıldı.
Bir küçük bulut,ufka tam bir mızrak boyu yaklaşmışkengüneşin önünü kapatıverdi. Küçücük bir bulut, muhteşem güneşi tutuverdi. Bunu gören Züleyha, ey gafil bulutçuk, dedi, güneşin Zahirini örtmen onu görünmez kıldığın anlamına mu geliyor sanıyorsun ? Bir an önünde durmuş olmakla, saltanatın hükmünü eksilttiğini mi düşünüyorsun ? Güneşi örttüysen eğer şu dağları, şu suyu, şu ağaçları, şu kentin tümünü,şu çölü sonra, sonra beni, ve ey güneşi örttüğünü sanan bulutçuk, seni aydınlatan seni görünür kılan kim sanıyorsun ?
Koşsam dedi Yusuf'a, hiç olmazsa. Başaramadı. Başaramadığının nedenini de bir türlü bulamadı. Neydi kendisini tutan?
Sayfa 93 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.