20. Yüzyılın başlarında, kimsenin tahmin dahi edemeyeceği devrimler sayesinde bütün gerçeklik anlayışımız kökten değişiverdi. Bu kadar kısa zamanda bu bilgimizde bu denli bir değişimin olduğu bir dönem bilim tarihinde görülmemiştir sanırım. 1900 yılında Max Planck'le başlayarak sürekli devam eden kuantum mekaniği, 1905 ve 1915'te tek bir
"Farklı temel parçacıklar olarak görünen şeyler aslında temel bir sicimin çıkardığı farklı "nota"lardır. Muazzam sayıda titreşen sicimden oluşan evrenin kozmik bir senfoniden farkı yoktur."
Sıradan bir taş ile bir canlı arasındaki fark nedir? Bir canlı nasıl çevreye duyarlı olup ona direnç gösterir? Kauffman canlılığı ve canlılığın özelliklerini fiziksel bir bakış açısından incelemenin yanlış olduğunu öneriyor ısrarla. Canlılar, fiziğe indirgenemeyen bir takım modern elan vital özellikler barındırıyor. Kendi içlerinde bir döngü oluşturarak canlılık, canlılığı katalizliyor ve teşvik ediyor.
Kauffman'ın görüşleri kendi içinde gerçekten tutarlı ve yaşamın başlangıcına aydınlatıcı bir ışık tutuyor. Fakat fiziksel indirgemeciliğe düşmanlığını yersiz buluyorum. Bu konuyu bilimsel bir zeminden çok felsefi bir platform üzerinde tartışıyor. Özellikle Richard Dawkins'in bencil genler fikrine olan eleştirisini çok yersiz buluyorum. Dawkins'in fikirleri, Kauffman'ın fikirlerini de kapsıyor hatta bununla da kalmayıp çok daha fazlasını açıklayabiliyor.
Kitap oldukça teknik bir düzeyde yazıldığı için her okuyucuya hitap etmeyebilir. Kuramsal biyoloji, evrimsel biyoloji ve abiyogenez sürecinde kendi kendine örgütlenmeyle ilgili araştırma yapmak isteyenler için ideal bir başucu eseri.