"Savaştan önce de Doğu'dan ürpererek korktuğuma sen tanıksındır. Ben hiçbir zaman asker olmadım, yalnızca bir üniformalıydım. Bundan ne elde ettim? Ürpermeyenler ve korkmayanlar ne elde ettiler? Evet bundan ne elde ettik? Bizler, gerçek anlamsızlığın figüranları. Ben ölümü sahnede en azından 30-40 kez oynadım ve sizler kadife koltuklarda ön sıralarda beni seyrediyordunuz, benim ölümü oynamam doğal ve gerçek görünüyordu. Oyunla gerçek ölümün ne denli ilgisiz olduğunu bilmek ürkütücü."
Seçimlerimiz taşır günlerimizi - benliğimizi.. Zaman bağlarının ötesinde, sahip olduğumuz her şey bir gün yok olur..
Susmak çoğu zaman konuşmaktan daha fazlasını anlatabilir. Çünkü sözler kırıcıdır, zarar verirler.. Soğur pek çok şeyden, hissizleşir..
İnsan Edgar Allan Poe'un bir sözünü anımsıyor ister istemez.. "Yılların aşk'ı unutuldu bir dakikalık nefretle..."
...Bir daha ömrü boyunca bu tatta bir kahve içmeyecekti... Ömrü boyunca bu kahvenin tadını duyacaktı, her kahve içişinde bu kahveyi arayacaktı. Her kahveyi bu tada varmak için içecekti.