Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Izdırap çekiyorum Şeref!
...Şeref'in gözleri ıslaktı: - Şeref, ağlıyor musun? diye sordu. Arkadaşı ceketinin düğmelerini çözerek açtı. Yüreğini gösterdi. Şeref'in kalbi kanıyordu. O zaman Pusat ciddileşti: - Niçin Şeref, niçin? diye sordu.
Sayfa 205Kitabı okudu
Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş; Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş! 'Atsız Atsızlığı nam eden yiğitlerim atlansın; Kor taşıyan avuçlar,pas çözsün,pusatlansın! Yıkılsın Ergenekon; yurtlarım azatlansın! Hainlere kargışlı,kahpe acun dar olsun! “Vaktiyle bir Atsız varmış”; var olsun! Ayzıt yarenlik etsin,kurt doğursun
Reklam
(...)Sevgisini yenememeyi erliğine yediremediği için ağu içip öldü. Bu garip isimli yüzbaşı da böyle yapabilirdi. Ölmekten çekinen yüzbaşı nerde görülmüş, işitmedim. Selim Pusat suçludur.
Nitekim yüzbaşı Selim pusat metafizik mahkemede suçlu bulunup da mahkeme duruşmasında hazır bulunan bütün ruhların müşterek kararıyla bir düelloya mahkum edilmesinin akabinde rakibinin gelmesini beklemeye koyulur. Üzerinde pırıl pırıl bir yüzbaşı üniforması taşıyan bir adam peyda olarak Selim Pusat'ın karşısına dikilir. Selim Pusat işte bu üniformalı rakibinin herhangi biri değil de bizzat kendisi olduğunu fark edecektir. Harp Akademisi'ndeki kendi hâlidir bu. Subaylıktan azledilmiş Selim Pusat'ın rakibi üniformali Selim Pusat şöyle der hasmina: "Aslında sen nefsinle vuruşacaksın! Günahkârsin... Düşmek bir şey değildir. Kalkamamak, düşkün kalmak korkunçtur." İşlediği suçlar nedeniyle (disiplinsizlik, kralcılık ve liseli bir kıza gönül vermek cürümleriyle) Türk ordusundan atılmış olan Selim Pusat kadim töreyi çiğnemiştir. Bu yüzden de (Anadolu Aleviliğinde hâlâ geçerli olduğu şekliyle) düşkün ilân edilmiştir. "Günahkârsın... Düşmek bir şey değildir. Kalkamamak, düşkün kalmak korkunçtur," diyen üniformalı Selim Pusat bir hakikati suçlu Selim Pusat'ın suratina tokat gibi çarpmaktadır ve aslında şöyle demektedir: "Bilincini uyandırmadığın için, düştüğün yerden kalkma basiretini göstermediğin için suçlusun!"
Tanrıkut Mete kendi ordusundaki askerlerin safakatini sınamak maksadıyla o askerleri zor bir sınavdan geçirmiştir ve sevgililerine veya evdeşlerine ok atmalarını istemiştir. Sevdikleri kadınlara ok atamayan askerlerin Mete Han'a sadâkatsizlikleri sabit olunca da onlar idam edilmişlerdir. Ruh Adam'ın kurgusundan anlaşıldığı üzere Yüzbaşı Şeref'in kadim zamanlardaki nefsi ok atanlardan olduğu için Tanrıkiut Mete töresince şerefli bir mevkie mâliktir. Ne var ki Selim Pusat'ın arkaik nefsi sevdiği kadına (belki de Açığma-Kün'e) ok atmamıştır ve töre gereği idam edilmiştir. Selim Pusat her çağda yasak meyveye tamah edenlerdendir. Selim Pusat ok atamayanlardandır. Bugünden iki bin yıl öncesinde Açığma-Kün uğrunda kendi karısını canavara yediren Yüzbaşı Burkay gibi Selim Pusat da evli barklı bir subay olduğu hâlde Güntülü adlı genç bir kız uğrunda kendi evliliğini mutsuzluğa sürükleyecektir. Artık biliyoruz ki Nihal Atsız dahi aynı yasak meyveye tamah edenlerdendir.
Peki ama sert tabiatlı, nikâhlı karısına bile mesafeli Selim Pusat subaylıktan atıldıktan sonraki buhranlı döneminde niçin liseli bir kıza âşık olmuştur? Kafka'ya göre gençlik mutluluktur; ışık ve sevgi doludur. İşte burada biz mevzubahis iki roman arasında bir diğer metinlerarasılık daha yakalıyoruz. Zevcesi Ayşe'nin lisedeki en gözde kız öğrencilerine Selim Pusat Işık Kızlar sıfatını yapıştıracaktır. Nitekim üç arkadaştan ibaret bu Işık Kızlar'ın adları da hep ziyalıdır: Aydolu, Güntülü, Nurkan... Selim Pusat'ın çok genç bir kıza âşık olmasının tek sebebi gençlik, zindelik, işıktan kaynaklanan aydınlık ihtiyacı değildir elbette. Yüzbaşı Burkay'ın iki bin yıl önceki tamamlanmamış aşkının Selim Pusat'a miras kalmış olmasıdır asıl sebep.
Reklam
Yüzbaşı Şeref, Selim Pusat'ın (dolayısıyla Nihal Atsız'ın) vicdanıyken, Yek de onların gardiyanıdır. Ama aslında bunlar Selim Pusat aracılığıyla Nihal Atsız'ın bölünmüş iç dünyasının roman kurgusundaki muhtelif parçalardır.
Ölmekten çekinen yüzbaşı nerde görülmüş, işitmedim. Selim Pusat suçludur.
- «Ben Temüçin Cengiz Kaan! dedi. Bizim yasamızda ancak tümenbaşıların birden çok evdeşi olabilirdi. Bu yüzbaşı dirliğinde bir tek savaşa girmeden, yalnız savaşın dersini dinleyerek kendisini asker mi sanıyordu? Benim ordumda nice savaşlara girip çıkmış, yüz adımdan kuşu gözünden vuracak kadar nişancı, bir kılıç çalışta zırhlı gövdeyi ikiye bölecek kadar güçlü bir Yüzbaşı Kubudak vardı. Bir kızı sevdi. Sevdiği kız bu yüzbaşının sevgilisi gibi soyu sopu belirsiz değil, bir Kırgız beğinin dünya güzeli kızıydı. Fakat yüzbaşılıktan yukarı çıkamadığı için onu alamadı. Sevgisini yenememeyi erliğine yediremediği için ağu içip öldü. Bu garip isimli yüzbaşı da böyle yapabilirdi. Ölmekten çekinen yüzbaşı nerde görülmüş, işitmedim. Selim Pusat suçludur.
Ben Gök Türkler’in büyük kağanı İstemi Kağan’ım! dedi. İran’ı ve Batı Roma’yı yenerken buyruğumda o zamana kadar görülmemiş büyük ordular, bu ordularda binlerce yüzbaşı vardı. Bu yüzbaşılardan bir tekinin evdeşi üzerine kız sevdiği görülmedi: Birden fazla kadınla evlenmek türemizce ancak kağanlarla yüce kişilerin hakkıydı. Selim Pusat bunca yıllık yasayı bozdu. Yasayı bozmak en büyük suçtur. Milletler yasalarla insan olur, yasalarla yaşar.
Sayfa 258Kitabı okudu
Reklam
-Ben, Selim Pusat’ın milletini yaratan adam. Asıl adımı unuttum. Şimdikiler bana Tanrıkut Mete diyorlar. Selim Pusat benim ordumda da bir yüzbaşıydı. Börü boyundan Kayı adında bir yüzbaşıydı. Bu Yüzbaşı Börü Kayı, sevgilisini hedef yaparak okla vurması için verdiğim buyruğa baş eğmediğinden idam olundu. Bir asker aldığı buyruğu yapmazsa o hiçbir şey değildir. Görüyorum ki, iki bin yılı aşkın bir zamandan sonra ruhu Selim Pusat’ta tecelli ederek yine bir kıza tutsak olmuştur. Suçludur. Er kişiler vuruşmak için doğarlar. Kızlara tutsak olmak için değil…
Sayfa 250Kitabı okudu
ŞİMDİKİ GASTELERDE AYNI TERANE LANET OLSUN!
Gazetenin inanılır kaynaklardan alınan haberler diye heyecanla naklettiği satırlar baştanbaşa yalan, iftira ve tahriften ibaretti. Pusat, ömründe ilk defa kendisinden şüphe ederek acaba yanlış mı anladım diye gazeteyi bir daha okudu. Hayır, yanlış anlamamıştı. Hatta eksik anlamıştı. Çünkü bu gazete memleket rejimini değiştirmek için yapılan hain bir teşebbüsten, yabancılarla işbirliğinden bahsediyor ve bu fesatçı teşebbüsün ele başısı olarak Yüzbaşı Selim Pusat’ı, en yakın arkadaşı olarak da Yüzbaşı Şeref’i gösteriyordu. Tanıdığı, tanımadığı birçok isimler daha sayılıyor, birçok evlerin arandığından bahis olunuyordu. Buna dair havadislerin sonunda Ayşe Pusat’ın da sorguya çekildiği ve lisedeki vazifesine son verildiği bildiriliyordu.
Sayfa 43
Bir kelime, bir şiirin hangi yüzyılda yazılmış olduğunu, bir parmak izi bir silahın kimin tarafından kullanıldığını nasıl ortaya koyuyorsa, bu ayarda bir delil de Yüzbaşı Selim Pusat'ın güzel bir kıza aşık olduğunu o şekilde açığa çıkarır.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.