Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
SEMBOLLER, KONULAR VE EDEBİYAT Moğol halkının olağanüstü tarihi ve edebi mirası olan "Moğol Gizli Bürosu" işte böyle başlıyor. "Cengiz Han'ın soyundan gelen Burte Chino cennette doğdu ve eşi Gua-Maral denizi geçerek Onon Nehri'nin annesi Haldun Dağları'na yerleşti ve Battsagaan adında bir çocuk doğurdu." Burte bir kurt, her
552 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Yüzyılın Gerçeği ve Mirası I.Cilt
Server Tanilli hocamızın Türkiye İş Bankası yayınlarından çıkan, ve altı ciltten oluşan Yüzyılın Gerçeği ve Mirası adlı eserinin ilk cildini bitirmiş bulunuyorum. Kitabımızın ilk cildi, insanlığın doğuşu, yaşamı ve gelişimi açısından oldukça önemli gelişmelerin yaşandığı İlkçağ (Eski taş çağı) devrini konu edinmektedir. Kitabımızın ilk bölümünde,
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 1. Cilt
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 1. CiltServer Tanilli · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017195 okunma
Reklam
Materyalizm ve idealizm çatışması
Ne var ki, Miletos Okulu'nun materyalist ilkelerinin parlak gelişimi, yenilmiş ve iktidardan uzaklaştırılmış soyluların muhalefetiyle karşılaştı. Bu muhalefet, idealist (düşünceci) felsefede buluyordu anlatımını; gitgide yükselen halk hareketine ve demokratik rejime karşı çıkan gerici soyluların gizli derneklerinde doğmuştu bu felsefe. M.Ö. 6.
Sayfa 304Kitabı okudu
Homeros'un şiirleri arkaik Yunan'daki yaşamın birçok yüzyılını yansıtıyor. Başta, özellikle İlyada'da, Dorların istilasından çok önce, Mikenlerin görkemli zamanlarından olaylar, tipler ve sahneler buluyoruz. İlyada'nın konusu da Miken kralı, altın babası" Agamemnon'un kumandasında birleşmiş Akha birliklerinin Troya'ya karşı giriştikleri seferde -M.Ö. 1180 yılına doğru- Mikenlerin görkemini dile getiriyor. Bu poem, Troya Savaşı'nı, daha doğru olarak, bu savaşın sonlarındaki olaylardan birini canlandırıyor: "Anlı şanlı Troya"yı savunanların Akhalar karşısındaki bozgunu bu! Ancak, İlyada'nın asıl içeriği, Dor istilalarından sonraki Yunanistan'ı ve M.Ö. 8. yüzyılın başlarına kadar süren "Homeros devri" Yunanistanı'nı niteliyor. Böylece, demirden silahın adı tunç silahtan on dört kez daha az geçer kitapta. Şu sonuç çıkar ki bundan, demir daha önce de biliniyordu; ancak, şair bu madenin merak konusu olduğu bir devri anlatmaktadır. Odysseia ise, Troya Savaşı kahramanlarının dönüşünü, barış zamanındaki günlük yaşamı göstermektedir. Orada ise demir İlyada' da olduğundan üç kez daha fazla geçer gerçi ancak, bakır ve tunç demirden dört kez daha fazla zikredilir. Son olarak da bazı bölümler, sınıflara bölünmüş köleci toplumun oluşumundan bahsettiği için, daha sonraki bir dönemle ilgilidir.
Sayfa 209Kitabı okudu
KLÂSİK OSMANLI KÜLTÜRÜ 16. VE 17. YY
«Osmanlı İmparatorluğunun altın çağı», ya da «Kanunî devri» denilen şey, yalnız siyasal ve askerî başarılar dönemi değil, edebiyat ve özellikle de sanatta olağanüstü bir yaratıcılık dönemi. Bu parlaklık, büyük ölçüde Kanuninin kişiliğine bağlı: Kendisi de şair olan bu büyük sultan, edebiyatçı ve sanatçıları yüreklendirmesiyle de ünlü; ne var ki, üç kıtaya yayılan fetihlerin zenginleştirdiği mali kaynaklar da böyle bir eylemi kolaylaştırdı. Sultan ve çevresinin «bilim ve sanat koruyuculuğu», Osmanlı edebiyat ve sanatının devlerini yetiştirdi. Hemen hatırlatalım: Sinan, dehâsını bu dönemde ortaya koydu. Bu olağanüstü atılım, Kanuniden sonra yavaşladı ve mimarlıkta. XVII. yüzyıl boyunca atılım sürerse de, daha önceki yüzyılın yoğunluğunu taşımaz. Şundan ileri gelse gerek bu: XVII. yüzyıl sultanları, I. Ahmet bir yana, düşünsel konulara pek meraklı değillerdi ve kendilerini, her şeyden önce maddî zevklere adamışlardı. Ancak, hemen eklemeliyiz: Osmanlı İmparatorluğunun o yüzyılda artık parlak askerî başarıları da yoktur; fetihler dönemi sona ermiş, iktisadî ve malî güçlükler başlamıştır; olağanüstü giderlere ayrılacak para yoktur; nadir istisnaların dışında, «bilim ve sanat koruyuculuğu»nun kaynağı da kurumuştur ve onunla beraber, hemen her alanda büyük eserlerin ortaya çıkışı seyrekleşmiştir. Şunu da söylemeli: XVII. yüzyılda olduğu gibi, XVI. yüzyılda da, dikkati çeken, kimi parlak adlar bir yana, düşünsel yeniliğin olmayışıdır.